11. Hukuk Dairesi 2018/4318 E. , 2019/5701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/12/2016 tarih ve 2015/375 E- 2016/441 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/06/2018 tarih ve 2018/105 Esas- 2018/746 Karar sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 99/09157 sayılı "ELİGÜL+Şekil" ibareli ve 2004/12607 sayılı “ELİGÜL BRONZ+Şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "..." ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen kabul edildiğini, anılan kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK kararıyla ret edildiğini, davalının ortağı olduğu şirketin müvekkili ile aynı cadde üzerinde faaliyet gösterdiğini ve müvekkilinin eski çalışanları tarafından 2009 yılında kurulduğunu, davalının daha önce başvurusunu yaptığı “ELİGÜLLER BRONZ” ibaresinin de ret edildiğini, bunun üzerine kendi adına aynı ismi tescil ettirmek için başvuru yaptığını, davalı markasının KHK m.7/1(b), 8/1 ve 8/4 hükümlerine aykırılık içerdiğini, 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca “...” isminin dürüstçe kullanılmadığını, davalının şirket eski çalışanı olması nedeniyle tüm sektörde tanındığını, tescilli markalarının ülkemizde ve yurt dışında tanınan markalar olduğunu, markalarında esas belirleyici unsurun “ELİGÜL” ve “ELİGÜL BRONZ” ibareleri olduğunu, markaların benzer olduğunu, tarafların faaliyet alanlarının aynı olduğunu, davalının müşterileri kendilerine yöneltme gayreti içinde olduğunu ileri sürerek davalıya ait 2011/112628 sayılı “...” ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markaları arasında 556 sayılı 8/1-b anlamında benzerliğin bulunduğu, esas unsurun “ELİGÜL” ibaresi olduğu, markalar arasında bağlantı kurulma ve seri marka olarak algılanma ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılmaya neden olabileceği, davalı markasının tescil edildiği 37 sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri, Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” bakımından 556 sayılı KHK’nın 42. maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacı
markalarının tanındığına dair yeterli delilin bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıya ait 2011/112628 sayılı “...” ibareli markanın 556 sayılı KHK"nın 42. maddesi gereğince 37. sınıfın "inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinalarının kiralanması hizmetleri, ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri" hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 23/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.