11. Hukuk Dairesi 2018/4191 E. , 2019/5699 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/02/2017 tarih ve 2015/220 E- 2017/59 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/06/2018 tarih ve 2018/49 E- 2018/728 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “BİM” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı adına tescilli 2010/75240 sayılı “GRUPBİM+Şekil" ibareli marka arasında karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerliğin bulunduğunu, müvekkilinin markaları kapsamındaki hizmetlerle benzer sınıfta tescilli olduğunu, anılan markanın müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanabileceğini ileri sürerek davalıya ait 2010/75240 sayılı35. sınıfta tescilli “GRUPBİM+Şekil" ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili: markalar arasında benzerliğin olmadığını, müvekkilinin markasında yer alan şekil unsurunun markaya yeterince ayırt edicilik kattığını, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi koşullarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu marka ile davacının 187590, 2003 26044, 186433, 2003 15545, 2003 26046, 2007 31020, 2007 31016, 2007 31015, 2007 31018 ve 2009 45261 sayılı markaları arasında, 35. sınıfta yer alan "Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık , muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması
için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)" hizmetleri bakımından 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzerliğin ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, davacının "BİM" markasının aynı adı taşıyan süpermarketler aracılığı ile sağlanan ‘müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri’ bakımından aynı KHK"nın 8/4 maddesi anlamında tanınmış olduğu, ancak anılan düzenlemenin taraf markalarının aynı mallarda tescilli olmaları nedeniyle uygulanmasına gerek görülmediği, davalıya ait markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıya ait 2010/75240 sayılı 35. sınıfta tescilli "GRUP BİM+Şekil" ibareli markanın tescilli olduğu 35. sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun, hükümsüzlüğü istenen markada yer alan "GRUP" ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu ve markanın da asli unsurunun "BİM" ibaresinden oluştuğu, marka sahibi şirketlerin fiili iştigal sahalarının değerlendirme yönünden önem taşımadığı, davacının kötü niyetli olduğunun ve sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.