19. Hukuk Dairesi 2017/4989 E. , 2019/3059 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile dava dışı ... Şirketi arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde davalıların kefil olduğunu, kredi alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davalıların takipte yetkiye ve borca itiraz ettikleri, takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinde ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği, davalıların ikametgahının Alanya olduğu, HMK’nun 17. maddesi uyarınca tacirler ve kamu tüzel kişilerinin yetki sözleşmesi yapabilecekleri, davalıların tacir olmadıkları, sözleşmedeki yetki şartının kefilleri bağlamadığı gerekçesiyle yetkili icra müdürlüğünde yapılmış takip bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.11.2015 tarih ve 2015/4766 E. - 2015/15190 K. sayılı ilamı ile “ Dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmeleri ticari nitelikte sözleşmelerdir. Davalı ..."in kefil olarak imzaladığı 01.03.2012 tarihli, davalılar ... ve ..."in kefil olarak imzaladıkları 25.03.2010 tarihli, davalılar ... ve ..."ın kefil olarak imzaladıkları 27.03.2007 tarihli, davalı ..."in kefil olarak imzaladığı 02.04.2013 tarihli takip dayanağı genel kredi sözleşmelerinde ... mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğuna ilişkin hüküm bulunmaktadır. Sözleşmedeki bu yetki şartı 6102 sayılı TTK"nda hükme bağlanan ticari teselsül karinesi ve kefaletin fer"iliği ilkesi gereği davalıları bağladığından ve icra takibi de sözleşmede belirtilen ... icra dairesinde yapılmış olduğundan yetkili icra dairesinde takip yapılmasına ilişkin dava şartı gerçekleşmiş olup davanın esasına girilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, benimsenen asıl ve ek bilirkişi raporuna göre, davalılardan ..."in imzasını taşıyan kredi sözleşmesinin 27.03.2007 tarihli olduğu, sözleşmede kefalet limitinin yazılı olmadığı, davalının sözleşmenin diğer sayfalarına imzasının alınmadığı, takibe konu banka alacaklarının hiçbirinin bu sözleşme döneminde kullandırılan kredilerden doğmadığı, bu nedenle de davalı ..."e sorumluluk yüklenemeyeceğinden bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ve ... yönünden ise, davalı ...’in kefalet miktarı uyarınca sadece 750.000,00 TL asıl alacaktan sorumlu olmak üzere takibin bu iki davalı yönünden 772.221,70 TL asıl alacak, 39.102,10 TL işlemiş faiz ve 131,60 TL gider vergisi olmak üzere toplam 811.455,40 TL alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %40 temerrüt faizi ve faize %5 oranında gider vergisi uygulanmak ve tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece alınan bilirkişi raporu eksik incelemeye dayalı olup hükme esas alınamaz. Davalı ...’nın 27.03.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinde imzasının olduğu ve sözleşmeninde ilk sayfasında kredi limitinin belirtilmiş olması nedeniyle söz konusu sözleşmenin davalı ... yönünden geçerli olduğu ve bu davalının belirtilen limitle ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu tartışmasızdır. Mahkemece bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve belgeleri yerinde incelettirilerek icra takibine konu her bir kredi sözleşmesi nedeniyle ne tür kredilerin kullandırıldığı her bir kredi sözleşmesinden dolayı davalıların sorumlu oldukları asıl borç ve fer’ilerinin tespit edilerek toplanan delillerle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarında açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.