Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Kısıtlanan ergin çocuğun velisi, çocuğun paylı mülkiyet şeklinde maliki bulunduğu taşınmazdaki payının satışına izin verilmesini istemiştir.
Ergin olmayan çocuk ana ve babanın velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. ( MK. md. 335/1 ) Vasi atanmasına gerek görülmedikçe kısıtlanmış bile olsa ergin çocuklar ana babanın velayeti altında kalırlar. ( TMK. md. 335/2) İşte bu düşünce ile zihinsel engelli 1967 doğumlu Sulh Hukuk Hakimliğinin kararı ile kısıtlanmış ve annesi velayeti altına bırakılmıştır.
Ana ve baba , çocuğun bakım ve eğitim konusunda onun yararını gözönünde tutarak gerekli kararları alıp uygularlar, çocuğu olanakları ölçüsünde eğitirler, bedensel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimini sağlar ve korurlar. Bedensel ve zihinsel özürlü olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde genel ve mesleki eğitimi verirler.( MK.md.389, 340 ) Ana baba velayeti çerçevesinde çocuğun yasal temsilcisidir.( TMK. md. 342/1) Vesayet makamının iznine bağlı hususlar dışında, kısıtlının temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır. ( TMK. md. 342/son) Kısıtlıya en yakın olan anne ve babanın vasiden daha fazla özen göstereceği düşüncesiyle bu hükümler getirilmiştir. Uyuşmazlığın temelini Türk Medeni Kanununun 335 - 363. maddelerini oluşturmaktadır.
Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgilidir. Yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. İsteğin açıklanan kurallar ve 4787 Sayılı Yasanının 6/2-c ve 5133 sayılı yasalar çerçevesinde görev Aile Mahkemesine aittir.İşin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulamsı usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
../...
2006/15933-2007/9281 -
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 04.06.2007 pzt.
KARŞI OY
Olayda, ergin evlat kısıtlanmış, kısıtlamaya ilişkin kararla Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesi gereğince annesini velayeti altına konulmuştur.
Sayın çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı; bu durumda kısıtlanan ergin çocuğa ait mallar üzerinde velayet hükümlerinin mi, yoksa vesayet hükümlerinin mi uygulanacağı hususundadır. Sayın çoğunluk, ergin çocuk kısıtlanmış ve Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesinde yer alan hüküm gereğince ana veya babasının velayet altına konulmuş ise, artık velayet hükümlerinin uygulanacağını kabul etmektedir.
Ergin çocuğun kısıtlanması halinde Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesi uyarınca, ana veya babasının velayeti altına konulmuş bulunması, velinin, kısıtlanan ergin çocuğa ait mallar üzerindeki tasarruflarında velayet hükümlerinin uygulanacağı anlamına gelmez. Her şeyden önce; kanunda, bu halde, velayet hükümlerinin geçerli olacağına ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Yasakoyucu, bunu amaçlamış olsa idi, bu halde velayet hükümlerinin geçerli olacağı yönünde bir düzenleme yapabilirdi. Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesinin konuluş amacının, aile içine yabancı bir kişinin girmesini önlemeye yönelik olup, kısıtlıya ait mallar üzerinde vesayet makamının denetimini ortadan kaldırmayı amaçladığı düşünülemez. Ana veya baba, ergin olan çocuğuna vesayet hükümleri gereğince yasal temsilci olarak atanmıştır. Vesayet makamı tarafından verilen karar da bir kısıtlama kararıdır. Kanundaki sebeplerle ( TMK. md. 405 – 408) kısıtlanmış ergin kişiye ait mallar üzerinde de, kısıtlama kararını veren vesayet makamının izniyle tasarrufta bulunulması gerekir. İkinci olarak; ana ve baba çocuk malları üzerinde, çocuk ergin oluncaya kadar intifa hakkına sahiptir. ( TMK. md. 354 ) Bunun için kural olarak hakimden izin almaları gerekmez. Başka bir ifade ile ana ve babanın çocuğun malları üzerinde hakimden izin almadan tasarrufta bulunma hakkı, çocuğun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer. Öyle olunca ergin çocuğun kısıtlanması halinde mallarının, vesayet hükümlerine göre idaresinin gerekeceği açıktır. Türk Medeni Kanununun 419/3. maddesi uyarınca atanmış velinin, görevinin sona ermesi de velayetin kaldırılmasına ilişkin hükümlere göre değil, kısıtlanmayı gerektiren sebeplerin ortadan kalkmasına bağlıdır.Bu bakımdan; ana ve babanın çocukları üzerinde doğumla başlayan , kanunen sahip oldukları velayet hakkı ile, kısıtlama nedeniyle , kanunda yeralan hüküm ( TMK. md. 419/3, 335/2) gereği, kendi velayetlerine bırakılan ergin çocukları üzerindeki hak ve yetkileri farklıdır. İkinci halde, kısıtlanan ergin çocuğa atanan velinin vesayete ilişkin hükümlere tabi olacağı, bunun sonucu çocuğa ait malları üzerinde velinin serbestçe tasarruf hakkının olmadığı görüşündeyim. Onun için sayın çoğunluğun bozma doğrultusunda oluşan görüşüne katılmıyorum.