12. Ceza Dairesi 2017/3122 E. , 2020/4194 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/1, TCK’nın 62, 52/2, 53, 58/6. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık ... katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
“Mağdur” kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında, “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65-69, 22/10/2002 gün ve 234-366, 04/07/2006 gün ve 127-180, 03/05/2011 gün ve 155-80, 21/02/2012 gün ve 279-55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında, “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41-54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla;
17/08/2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, doğal sit alanlarında izinsiz gerçekleştirilen müdahaleler nedeniyle açılan davalara katılma hakkı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olduğundan, mahkemece katılan olarak kabul edilen Kültür ve Turizm Bakanlığının, sanık hakkında tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmaması karşısında, katılan ... vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
II- Sanığın temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Sanık hakkında, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 20.06.1990 tarih ve 717 nolu kararı ile 1. derece doğal sit alanında yer alan Pabuçdere ırmağı üzerinde izinsiz olarak kurduğu düzeneklerle lokanta işletmeciliği yaptığı iddiasıyla açılan kamu davasında; mahallinde icra edilen keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında dere kıyısı su üstünde inşa edilen prefabrik yapının kaldırıldığı ve kalıcı zarar oluşmadığının tespit edildiği dikkate alınarak sanık hakkında manevi unsur yokluğundan beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Vize Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/171 esas, 2009/53 karar sayılı ilamındaki mahkumiyetin, 5237 sayılı TCK"nın 106/1-1 cümle maddesinde düzenlenen tehdit suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra, 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 106/1-1 maddesine tanımı yapılan tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması ve Vize Sulh Ceza Mahkemesinin 14.05.2018 tarihli ek kararıyla uzlaşma sağlandığı gerekçesiyle düşme kararı verilmesi karşısında tekerrüre esas alınamayacğının gözetilmemesi,
2- TCK"nın 52/4. maddesi gereğince ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceği ihtarının yapılmamış olması,
3- T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle, iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.