15. Hukuk Dairesi 2016/3876 E. , 2016/4538 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılar mahkemece uyulan bozma ilâmı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, taraflar arasında ahşap yapı baskı sistem ev yapımı konusunda sözleşme bulunduğu ve iş bedeli olarak kararlaştırılan 12.000,00 TL"nin 7.000,00 TL"si ödendiği halde işe başlanmadığını belirterek ödenen 7.000,00 TL ve işlemiş 5.600,00 TL yasal faizin dava tarihinden yasal faiziyle tahsilini istemiş davalı kesin hüküm, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuş esas yönünden de davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın dairemizce bozulması üzerine bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, dava tarihinden sonra işlemiş faizi de kapsar şekilde 7.000,00 TL asıl alacak ve 4.373,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.373,75 TL"nin dava tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme ve dava tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu " Yapı Baskı Sistem Ev Yapımı
olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir.
Temerrüt faizi başlangıç tarihi yönünden; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur (818 sayılı BK"nın 101. madde). İhtarnamede ödeme için süre tanınmış ise tebliğ tarihinden itibaren tanınan sürenin de geçmesiyle temerrüt gerçekleşir.
Temerrüt faizine faiz uygulanması yönünden; 818 sayılı BK"nın 104. maddeye göre temerrüt faizine faiz yürütülemez. 3095 sayılı Kanun 3. maddedeki; "temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez; bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır" şeklindeki kural da faize faiz yasağının tekrarıdır. Faize faiz yasağına ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
28.11.1956 tarih 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre "her davanın açıldığı tarihte tespit edilen durumu hükme esas alınır ve dava; açıldığı tarihteki duruma göre`hükme` bağlanır." Bu temel bir usul ilkesidir. Bu ilkenin sonucu olarak, hüküm; uyuşmazlığın başladığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olayları kapsar. Özel bir nedeni olmadıkça davadan sonraki olayları ve hakları kapsamaz. Bu nedenle dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan sonuçlar o davanın konusu yapılamaz ve bu durumun ıslah ile de sağlanması mümkün değildir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece faiz hesabına esas alınan ilk rapor yeterli görülmeyerek ek rapor alınmış ve bu raporda ihtarnamenin tebliğ tarihi ve tanınan süre gözetilerek temerrüt tarihi olan 20.05.2008 tarihinden rapor tarihi olan 27.04.2015 tarihine kadar işlemiş 4.373,75 TL işlemiş faiz ve 7.000,00 TL asıl alacak olarak hesaplanan toplam 11.373,75 TL alacağın dava tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş ise de davacının harcını yatırarak talep ettiği işlemiş faiz dava tarihe kadar işlemiş faiz olup, dava tarihinden sonra işleyen harcı yatırılmamış miktar için hüküm kurulamayacağı ve her davanın dava tarihine göre karara bağlanacağı kurallarına aykırı olarak dava tarihinden sonraki dönemde işlemiş faizin de hesaplanarak miktar olarak hükmedilmesi, ayrıca hükmedilen bu faiz içinde dava tarihinden sonra işleyen faiz de olduğu halde alacağa tekrar dava tarihinden faiz işletilerek mükerrer olarak faize hükmedilmesi, işlemiş faizi de kapsayan toplam miktara faiz uygulanmasına karar verilerek faize faiz yasağına aykırı davranılması yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırıdır.
Bu durumda mahkemece 06.05.2008 tarihli ihtarnamede 5 gün içinde ödeme yapılması istenmiş ve bu ihtarname 14.05.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan temerrüt tarihi olan 20.05.2008 tarihinden dava tarihi olan 24.01.2011 tarihine kadar geçen süre için yasal faiz üzerinden işlemiş faiz hesabı yapılarak ve temerrüt faizine ayrıca temerrüt faizi uygulanmayarak hüküm kurulması gerekirken dava tarihinden sonraki dönemi de kapsar Okundu.
Ö.Çevik
biçimde faize hükmedilmesi doğru olmadığı gibi faize faiz yürütecek şekilde hüküm kurulması da doğru olmamış kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.