Esas No: 2021/4494
Karar No: 2022/2239
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4494 Esas 2022/2239 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4494 E. , 2022/2239 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, sözleşmedeki işlerin tamamının davalı ile birlikte kararlaştırılan birim fiyatlar üzerinden ve sözleşmeye uygun şekilde tamamlanarak teslim edildiğini, davalının kısmi ödemeler yaptığını ancak bakiye 21.000 TL+ KDV alacağın ödenmediğini belirterek, bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, %40 'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, işin 37.000,00 TL karşılığında üstlenildiğini, 25.500,00 TL’nin peşin, kalan 11.500,00 TL’nin taksitler halinde davacıya ödendiğini, davacının alacağının kalmadığı hususunda davalıyı ibra ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile takibin 21.000 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine (Kapatılan) Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 11.07.2018 tarihli 2018/2362Esas, 2018/3026 Karar sayılı ilamı ile; bakiye 11.500,00 TL’nin ödendiği hususunda ispat yükümlülüğünün davalı iş sahibine ait olduğu gözetilerek, söz konusu ödemeye dair davalı delillerinin sunulması ve sonuca uygun karar verilmesi gerektiği ve dava konusu alacağın mevcut olup olmadığı ile mevcut bir alacağın tespit edilmesi sonucu miktarı bilirkişi raporu alınmak suretiyle yapılan yargılama sonucu belirlendiği hallerde likit bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gözetilerek mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasında birim fiyatlı eser sözleşmesi kararlaştırıldığı, davacı imzalı 30/10/2003 tarihli ve “Alındı Belgesi ve İbralaşma” başlıklı belgeden yapılan işin tamamının bedelinin 37.000,00 TL olduğu, 25.500,00 TL’nin nakden davacı tarafından alındığı, kalan 11.500,00 TL’nin taksitle ödeneceğinin belirtildiği, belgede belirtilen bakiye 11.500,00 TL’nin iş sahibi tarafından ödenip ödenmediği hususunda davalı tarafça sunulan 5.000,00-TL ve 6.500,00-TL tutarlı iki adet dekont asılları ve taraf vekillerinin beyanları birlikte değerlendirildiğinde yapılan ödemenin derdest icra takibinin ilerlemesini durdurmaya yönelik teminat amaçlı yapıldığının anlaşıldığı, buna göre davalı tarafça bakiye 11.500,00 TL’nin ödendiği ispatlanamadığından, davanın kısmen kabulüne, davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 11.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, 11.500,00 TL'nin %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı yüklenici vekilinin tüm, davalı iş sahibi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı işsahibidir.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 esas, 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece verilen ilk kararda davanın kabulü ile asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı işsahibi vekilince temyizi üzerine, Yüksek Dairece; hükmün bakiye işbedelinin ödenip ödenmediği hususunda araştırma yapılması ve şartları oluşmadığından davalı işsahibi aleyhine icra inkar tazminatı verilmemesi hususlarında iş sahibi yararına bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece bozma ilamına uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bozma sonrası yargılamada mahkemece davalı tarafça bakiye 11.500,00 TL’nin ödendiği ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 11.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına ve 11.500,00 TL'nin %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Yüksek Dairece açıkça bozma konusu edilen icra inkar tazminatına, bozma ilamına rağmen yapılan yargılama neticesinde mahkemece yeniden hükmedilmesi usuli kazanılmış hakkın çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı yüklenici vekilinin tüm, davalı iş sahibi vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca icra inkar tazminatına yönelik itirazının kabulü ile, mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde yer alan “Asıl alacak miktarı olan 11.500,00 TL'nin %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin metinden çıkarılarak yerine "Yasal koşulları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine" cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 19.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.