Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2495 Esas 2020/8442 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2495
Karar No: 2020/8442
Karar Tarihi: 15.12.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2495 Esas 2020/8442 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/2495 E.  ,  2020/8442 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/06/2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava konusu 105 ada 12 parsel sayılı taşınmazın taraflar arasında kanuni hisseleri oranında paylaştırılmasını, mümkün olmaması halinde taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalı, mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu dava konusu taşınmazın kendilerine verildiğini; ancak dava dışı ...’e ölünceye kadar taşınmazı kullanma hakkı verildiğinden tapuda devrin gerçekleşmediğini, taşınmaz üzerinde dört katlı ev inşaa ettiklerini; ayrıca davacının ve eşinin kendilerine hakaret etmeleri nedeniyle davacıdan şikayetçi olunması nedeniyle bu davanın açıldığını, davacının iyi niyetli olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 2002 yılında taraflar arasında paylaşım yapıldığı, davanın ceza davasından sonra bu davayı açtığı, davacının dürüstlük ilkesine uygun hareket etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676).
    Öncelikle, şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir.
    Somut olaya gelince; dosya içeriğinden mirasçılar arasında düzenlenmiş yazılı bir taksim sözleşmesi olmadığı anlaşıldığından taraflar arasında bağlayıcı ve geçerli bir paylaşım olduğundan söz edilemez. Öte yandan mahkemece, davalı tarafa tapu iptali ve tescil davası açmak üzere süre verildiği halde davalıların verilen sürede dava açmadıkları görülmüştür. Bu durumda mahkemece, işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle ve yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 15.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.