14. Hukuk Dairesi 2020/2665 E. , 2020/8437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasından önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04/02/2020 gün ve 2019/1485 Esas, 2020/1252 Karar sayılı ilamı ile ek kararın onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin paydaşı olduğu dava konusu 75 parsel sayılı taşınmazda, paydaşlardan ...’ün payını 17.10.2011 tarihinde 187.000,00 TL bedelle davalıya sattığını, müvekkillerinin önalım haklarına engel olmak için satış bedelinin yüksek gösterildiğini, satış bedelinin gerçekte 15.000,00 TL ile 20.000.00 TL arasında olduğunu belirterek, müvekkillerinin önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı hissenin müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın bedelde muvazaa iddiasını kabul etmediklerini beyan ederek ve fiili taksim iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk karar, Dairemizin 14.10.2014 tarih, 2014/6158 E-11136 K sayılı ilamıyla ilamda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak verilen davanın kabulüne dair ikinci karar, Dairemizin 28.04.2016 tarih, 2015/18218 E-2016/5138 K sayılı ilamıyla,“1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı, dava konusu payın gerçek değeri 20.000,00 TL olduğu halde 187.000,00 TL üzerinden satış işlemi yapıldığını ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunduğu halde bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece aradaki fark üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, ikinci karar ile taşınmazın aynı yönünden verilen davanın kabulüne ilişkin hüküm 12.07.2016 tarihinde kesinleştirilmiş ve bozma ilamına uyularak davalı lehine 167.000,00 TL üzerinden hesaplanan 15.970,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesine, davalının yapmış olduğu temyiz yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili, 23.01.2017 tarihli dilekçeyle tavzih talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, 30.01.2017 tarihli ek karar ile davalı vekilinin tavzih talebi reddedilmiştir.
Hükmü ve ek kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 04.02.2020 tarih, 2019/1485 E-2020/1252 K kararıyla ek kararın onanmasına karar verilmiştir. Dairemizin anılan kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür.
Somut olayda; mahkemece, davacı tarafın önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi açısından Dairemizin bozma ilamından sonra hüküm tekrarı ile yeniden; yargılama giderleri yönünden ise hüküm tarihi itibari ile hesaplama yapılarak yeni ve infaza elverişli hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, bu durum 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesine aykırı görülmüştür.
Hükmün bu gerekçeyle bozulması gerekirken, sehven davalı vekilinin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmediği ve ek kararın onanmasına karar verildiği bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile, Dairemizin 04.02.2020 tarih, 2019/1485 E-2020/1252 K sayılı ek kararın onanmasına ilişkin ilamının kaldırılması ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, yukarıda belirtilen gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verildiğinden 12.07.2016 tarihli kesinleşme şerhinin ve 30.01.2017 tarihli ek kararın da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile 12.07.2016 tarihli kesinleşme şerhinin, 30.01.2017 tarih, 2016/442 Esas- 474 Karar sayılı ek kararın ve Dairemizin 04.02.2020 tarih, 2019/1485 Esas- 2020/1252 Karar sayılı ek kararın onanmasına ilişkin ilamının, KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının davacı tarafa iadesine, 15.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başkan