Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/40736
Karar No: 2018/4394
Karar Tarihi: 11.04.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/40736 Esas 2018/4394 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/40736 E.  ,  2018/4394 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, avukat olarak çalıştığını, davalının geçmişte kendisine vekalet verdiğini, 8.9.2011 tarihli yazılı avukatlık ücret sözleşmesi akdedildiğini ve sözleşmeye göre 42 adet toplamı 92.000,00 TL"lik senedin icra takibine konu edilmesinin kararlaştırıldığını, aynı sözleşmede 18.400,00 TL vekalet ücreti olarak kararlaştırıldığını ve ayrıca takibin tahsilde ulaştığı değerin % 20"sinin vekalet ücreti olarak belirlendiğini, ücreti ödenme zamanının sözleşme tarihi olarak kararlaştırıldığını, ayrıca sözleşme dışı da icra dosyası takip ettiği, bunlar içinde AAÜT’ye göre hesaplama yapılması gerektiğini, ücret ve masraflar için müvekkile ihtar çektiğini, müvekkilinin ücretleri ödemediği gibi asılsız iddialarda da bulunduğunu, bu nedenle haklı olarak istifa ettiğini ileri sürerek, sözleşmeden kaynaklı vekalet ücreti, yoksun kalınan karşı taraf vekalet ücreti, bürodan ayrı kalma tazminatı, masraflar, toplamda 18.400,00 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 25.073,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı, davacının istifasının haklı bir sebebe dayanmadığını, bir kısım tahsil edilen paranın kendisine ödenmediğini, davalının dayandığı sözleşmenin ise iki nüsha olup, ilk sayfasında imza bulunmadığını, değiştirilmiş olduğunu, bu nedenle sözleşmeyi kabul etmediğini, ayrıca avukatın hatalı ve eksik işlerle kendisini zarara uğrattığını, masrafları da fazlası ile karşılanmasına rağmen arta kalanın kendisine iade edilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 25.073,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davacı, davalının vekili olarak takip ettiği dosyalara ilişkin vekalet ücretinin ve bir kısım masrafların ödenmediği gerekçesiyle vekillik görevinden istifa ettiğini ileri sürerek, davaya konu alacağın tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacı avukatın vekillik görevini gereği gibi yerine getirmediğini, kendisini zarara uğrattığını, masrafları fazlasıyla ödediğini, arta kalanın iade edilmediği gibi tahsil edilen tutarlarında kendisine ödenmediğini, ayrıca davacının dayandığı sözleşmenin ilk sayfasında imzası bulunmadığını, bilgisayardan hazırlanmış ve koşulları ağırlaştırılmış olduğunu, bu nedenle sunulan sözleşmeyi de kabul etmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece de, soyut gerekçelerle istifa haklı bulunmuş, sözleşmenin ilk nüshası ise geçersiz sayılarak bilirkişinin bu alternatife ilişkin belirlemeleri esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 512/1. (eski BK 396/1.) maddesine göre, vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haksız ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu"nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
    Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak, haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.
    Öte yandan, Avukatlık Kanununun 173/2. maddesinde, “Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.” hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakacak olursak; davacı tarafından davalıya gönderilen 30.01.2012 tarihli ihtarnamede istifa sebebi olarak masraflar, yol giderleri ile vekalet ücretinin ödenmemesi hususları ileri sürülmüş olup, istifanın haklı olup olmadığının bu kapsamda değerlendirilmesinin uyuşmazlığın çözümünde önemli olduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin ilk nüshasının 1. maddesinde sözleşme tarihinde vekalet ücretinin peşin ödeneceği, 5. Maddesinde ise ücretlerin işin başında peşin ödeneceğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin ilk nüshasının geçersiz kabul edildiği, davacı avukatında bu hususu temyize getirmediği sabit olup, bu durumda avukatlık ücretinin muaccel olup olmadığının ve masrafların ödenip ödenmediğinin az yukarıda bahsedilen AK 171 ve 173. maddeleri gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Bu kapsamda, davacı avukatın alacağı talep etmesi için alacağın muaccel olması ve muaccel alacağın ödenememesi halinde istifanın haklı, henüz muaccel olmamış bir alacağın istenmesi halinde de istifanın haksız olacağının kabulü gerekir. Ayrıca, diğer bir istifa sebebi olan masrafların işin başında ödenmediğinin de yasal karine gereği davacı avukatça kanıtlanması gerekir. Bahsedilen her iki husus da dairemizin kökleşmiş içtihatları arasındadır. O halde, mahkemece, AK 171 ve 173. maddeleri ile dairemiz kökleşmiş içtihatları da dikkate alınarak istifanın haklı olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, somut nedenler belirtilmeksizin istifanın haklı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne dair yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereği temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi