11. Hukuk Dairesi 2018/4718 E. , 2019/5674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05/10/2017 tarih ve 2014/509 E- 2017/1128 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 27/06/2018 tarih ve 2018/4 E- 2018/616 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı müvekkilinin davalı şirketten 400.187,50 TL alacağının olduğunu, davacı müvekkilinin alacağının kendisine ödenmesi için Lüleburgaz 1. Noterliğinin 21/07/2017 tarih ve 03941 yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtarda bulunduğunu, ancak 7 günlük süre içerisinde borcun kendisine ödenmediğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine Lüleburgaz 1. İcra Müdürlüğünün 2014/5305 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın haksız olrak itiraz ettiği, haksız yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalı şirketin 01/01/2014 - 28/02/2014 tarihli detay mizanda da açıkça görüleceği üzere davacı müvekkiline davalı tarafın 400.187,50 TL borçlu olduğunu, davalı şirketin borcunu bilmesine rağmen haksız olarak itiraz etmesinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, 31/08/2013 tarihinde akdedilen ortaklık sözleşmesinin 4.3.3.maddesi uyarınca şirkete pata yatırıldığını, bu paranın sermaye ihtiyacına istinaden ve akdedilen ortaklık sözleşmesine dayandığını, aktarılan paranın davacı ve ..."a ait müşterek hesaptan alarak davacının şirket hesaplarına kendi adı ile yatırıldığını, davacının yönetim kurulu üyesi ve ayrıca mali müşavir de olduğundan ve şirket kayıtlarını da kendisi tuttuğundan söz konusu tutarları, şirketin muavin defterine kötü niyetli bir şekilde "Ortaklara Borçlar" hesap adı ve "Şirkete Borç" açıklaması ile kendi adına kaydettiğini, daha sonra ... ile yapılan anlaşma kapsamına şirketlerin paylaşıldığını ve davacının şirketten ayrıldığını savunarak, davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı şirketten 433.087,50 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle, ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince, davanın kabulü ile, Lüleburgaz 1. İcra Müdürlüğünün 2014/5305 Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibine devamına, asıl alacak miktarı 400,187,50 TL üzerinden %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir
Karar aleyhine, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; davacı tarafından delil olarak sunulan banka dekontları ile şirkete borç verildiği iddia edildiği, davalı yan ise paraların, taraflarca imzalanan 31.08.2013 tarihli protokolün 4.3.2 maddesi uyarınca taahüt edilen sermaye kapsamında davalı şirkete gönderildiğini ileri sürdüğü, davacının davalı şirkete borç verdiğini (karz) kanıt yükü altında olduğu, davacının dayanak gösterdiği banka havale makbuzları içeriğinde, gönderilen tutarların borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir şerh içermediği, açıklamasız para havale gönderimi ise borç ödeme belgesi niteliğinde olup davacının borç verdiğini kanıtlamadığı, davalı defterlerinin dava tarihinde dahi davacı elinde bulunduğu gözetildiğinde, davacının davalı şirkete borç verdiği kanıtlanmadığı gerekçesiyle davalı istinaf başvurusunun kabulü, Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/10/2017 tarih 2014/509 Esas 2017/1128 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince kaldırılmasına, kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, borç olarak verilen paranın tahsili istemine ilişkin icra takibine itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalı şirkete ortak ve yönetici olduğu dönemde şirket hesabına gönderdiği ve şirket defterlerine ortaklara borçlar hesabında gözüken paranın tahsilini istemiştir. Davalı, davaya konu paranın davacı ile dava dışı diğer şahıslar arasında imzalanan şirketin sermaye arttımına ilişkin adi yazılı sözleşme hükümleri uyarınca gönderilen meblağ olduğunu savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair karara yönelik istinaf başvurusu üzerine, istinaf dairesince, hangi amaçla gönderildiği ispat edilemeyen paranın borç ödemesi amacıyla gönderildiğinin kabulü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak davacı ile dava dışı şahıslar arasında yapılan 31.08.2013 ortaklık sözleşmesinin 4.3.2. maddesi uyarınca davacı ile dava dışı ortak ..."un şirkete sermaye olarak 400.000 TL para getireceğinin kabul edildiği, sözleşme yapıldıktan sonra 400.187,50 TL"nin davacı tarafından şirket hesabına havale edildiği ancak sözleşme hükümleri uyarınca sermaye arttırımı yapılmadan davacının şirketteki hisselerini 01.04.2014 tarihinde devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı sabit olduğuna göre; davacı tarafından şirkete gönderilen paraların 31.08.2013 ortaklık sözleşmesi uyarınca sermaya artırımına yönelik gönderilen miktar olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, istinaf dairesince yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi isabetli olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin teymiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.