
Esas No: 2015/39022
Karar No: 2018/4382
Karar Tarihi: 10.04.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/39022 Esas 2018/4382 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankanın ... Şubesinden dava dışı .... "in 16.07.2009 tarihinde tüketici kredisi kullandığını, kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, asıl borçlunun ... olduğunu, 18.05.2011 tarihinde .... 2.İcra Müdürlüğünün 2011/1845 esas sayılı dosyası ile asıl borçlu ve kefillere karşı takip yapıldığını, Tüketici Kanunu uyarınca kefilliğinin adi kefalet olduğunu, alacağın asıl borçludan tahsil edilememesi ve semeresiz kalması halinde ancak kefile gidilebileceğini ileri sürerek icra takibinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine, tahsil edilen tutarların kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının takip talebindeki toplam 36.208,02 TL borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile yapılan icra takibinin iptaline, icra dosyasında yapılan 23.119,00 TL maaş kesintisinin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile kefili olduğu sözleşme nedeniyle hakkında başlatılan icra takibinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine, tahsil edilen paraların iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı banka, uyuşmazlığa konu sözleşmenin tüketici kredisi olmadığını, genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesini davacının müteselsil kefil olarak imzaladığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, somut olayda asıl borçlu olan .... "in Köy Muhtarı olduğu ve düzenli maaş aldığı, takip dosyasına da her ay maaş kesintilerinin gönderildiği, bu nedenle asıl borçlunun aciz durumunda olmadığı gibi takibin imkansız hale gelmesi gibi bir durumun olmadığının açık olduğu, bu nedenle kanun gereği kefile karşı doğrudan takip yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde dava dışı .... ile banka arasında "Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi" başlıklı sözleşme imzalandığı, ödeme planında kredinin ticari kredi olarak yazıldığı anlaşılmıştır. Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’nden doğan uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp, bu sözleşmelerdeki uyuşmazlığın çözümü Ticaret Mahkemelerinin görevi içerisindedir. Bu durumda mahkemece, davanın Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.