14. Hukuk Dairesi 2017/2750 E. , 2020/8417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20/12/2010 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05/02/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından temyiz edilmiş, mahkemece 16/03/2017 tarihli ek karar ile temyiz başvuru dilekçesinin süre yönünden reddine dair verilen ek kararı davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 157, 581, 2521, 2522 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Davalı intifa hakkı sahibi ..., taşınmazın satışını istemediğini, intifa hakkının taşınmaz üzerinde devam etmesini istediğini, taşınmazın intifa yüklü olarak satılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu 157, 581, 2521, 2522 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine, 581 Nolu parselin intifa yüklü olarak satılmasına, ..."ın intifa haklarının yeni malike karşı da devamına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiş, mahkemece 16.03.2017 tarihli ek karar ile temyiz istemi süre yönünden reddedilmiştir.Ek karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Mahkemece, gerekçeli kararın doğrudan Tebligat Kanunu 21/2’ye göre çıkartıldığı anlaşılmaktadır. O halde gerekçeli kararın davalı ...’a tebliği usulsüz olup, anılan kişinin temyiz talebi süresinde olduğundan, mahkemenin temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin 16.03.2017 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek davalı ..."ın işin esasına ilişkin temyiz itirazları incelendiğinde;
2-Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Ortaklığının giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde intifa hakkı var ise bu hak sahibinin davaya dahil edilmesi zorunludur. Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde 4721 sayılı TMK"nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce kurulmuş bir intifa hakkı varsa taşınmazın 14.03.1960 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir.
İntifa hakkı sahibi yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesini, taşınmazın intifasız satışını isterse diğer paydaşların muvafakati aranmaksızın taşınmazın intifasız satışına karar verilmelidir.
İntifa hakkı 01.01.2002 tarihinden sonra kurulmuş ise, 4721 sayılı TMK"nın 700. maddesi uyarınca "Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder."
Somut olaya gelince; dosyada mevcut tapu kayıtlarına göre, 581 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden ..."a ait 7/16 hissesi üzerinde 09.03.2011tarihinde ... lehine intifa hakkı kurulduğu yine 2522 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden ..."a ait 5/8 hisse üzerinde 09.03.2011 tarihinde ... lehine intifa hakkı kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, satış yoluyla paylaşmada intifa hakkının buna ilişkin paya düşen bedel üzerinden devamına hükmedilmesi gerekirken, 2522 parsel sayılı taşınmazda intifa hakkı ile ilgili hiç hüküm kurulmaması, 581 parsel sayılı taşınmazda ise intifa yüklü satışına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin 16.03.2017 tarihli ek kararların KALDIRILMASINA, (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 15.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.