13. Hukuk Dairesi 2015/39020 E. , 2018/4378 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı arsa sahipleri ile diğer davalı yüklenici ... arasında 21/08/2000 tarihinde noterden düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, davalı ... ile diğer davalılar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine güvenerek 28/04/2006 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile bahse konu taşınmazda yapılan D4 Blok, 9 Nolu daireyi 15.000,00 TL ve D Blok 10 nolu daireyi 24.000,00 TL bedelle satın aldığını, bedelini davalı ..."a nakten ödediğini, davalı ..."ın davacıdan almış olduğu bedel ve diğer sattığı daireler karşılığında temin ettiği paralar ile arsa sahiplerinin taşınmazı üzerine binalar inşa ettiğini, yüklenici ..."ın inşaatları belirli seviyeye getirdiğini, söz konusu dairede şu an oturduğunu, arsa sahipleri tarafından yüklenici ... aleyhine sözleşmenin feshi talepli dava açıldığını, dava sonucunda sözleşmenin feshedildiğini öğrendiğini ileri sürerek ödemiş olduğu 39.000,00 TL ve daha sonra daireye yapmış olduğu masraflardan şimdilik 10.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın kabulüne, 10.000,00 TL"nin 17/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya ödenmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta müteahhit olan davalı ..."ın (satıcı) davacıya (alıcı) konut amaçlı taşınmaz (mesken) sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Birlikte davalı gösterilenler hakkında da özel yetkili mahkeme görevli olduğundan, davacı ile diğer davalılar arasındaki davanın 4077 sayılı yasa kapsamı dışında bulunması da sonuca etkili değildir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda, kazanılmış hak da söz konusu olmaz. O halde, mahkemece, ayrı bir tüketici mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi, yok ise ara kararı verilerek davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 no’lu bentte yazılı nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2 no’lu bent gereğince davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.