20. Hukuk Dairesi 2017/124 E. , 2019/5408 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında çekişmel..... sayılı parsel, belgesizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak 3.677,17 m² yüzölçümü ve tarla niteliği ile davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine çekişmeli taşınmazın öncesinin orman olduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini belirterek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, çekişmeli 103 ada 186 sayılı parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından vekalet ücretine ilişkin olarak davacı Hazine vekili tarafından ise esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yörede ilk tesis kadastrosu 1973 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır. 2015 yılında, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi ile yenileme çalışması ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 5. maddesi gereği orman kadastro çalışmaları yapılmış, orman kadastro çalışmaları 03/10/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davalı ... lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle Hazinenin davası reddedilerek taşınmazın tespit gibi davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahallinde 09.05.2016 tarihinde yapılan keşifte hazır bulunan tespit bilirkişiler ... ve ... ile mahalli bilirkişiler ... ve ..., çekişmeli taşınmaz her ne kadar kadastro sırasında davalı ... adına tespit edilmiş ise de aslında dava dış.....ait olduğunu, 20-25 yıldır adı geçen tarafından arpa buğday ekilmek suretiyle kullanıldığını, daha evvelinde ......babası tarafından 40-50 yıl aynı şekilde tasarruf edilerek kullanıldığını beyan etmişler, bu haliyle mahkemenin hangi gerekçeyle taşınmaz üzerinde davalının zilyetliğinin bulunduğu hususunda kanıya vardığı anlaşılamamış ve davalının kazanıma elverişli zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt meydana gelmiştir.
Bu nedenle, mahkemece mahallinde yerel bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak davalının taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususu araştırılmalı, bu anlamda zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK"nın 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; kadastro tespit tarihine kadar davalı tespit maliki yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenerek toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğine ilişkin çelişki giderilmeden eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.