21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/13944 Karar No: 2018/2959 Karar Tarihi: 29.03.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/13944 Esas 2018/2959 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2016/13944 E. , 2018/2959 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, hizmet tespiti tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmişse de, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına davalı işveren tarafından düzenlenen 14.09.1993 tarihili işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği ancak Kuruma bildirilen hizmetlerinin bulunmadığı, işyerinin 1985-1999 yılları arasında 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu, bordroların alındığı, bordrolarda ismi geçen tanıkların dinlenildiği, çalışmanın kesintisiz olduğunun belirtildiği ancak 1994 yılında davalı işveren tarafından Kuruma verilen bordro bulunmadığı, 1 yıl sigortalı olarak çalışan hiç kimsenin isminin Kuruma bildirilmediği, davacının iddiasının o dönem davalı muhasebecisinin davalıyı dolandırıp işçilerin primlerini yatırmadığı yönünde olduğu ancak bu iddiaya ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, mahkemece de çalışmaların 1994 yılında kesintiye uğradığı ve 1995 yılındaki çalışmaların da hak düşürücü süreye uğradığı gerekçeleriyle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; davalı işyerinin 1994 yılında da Yasa kapsamında olduğu, öncesinde de sonrasında da bildirimlerin yapılmaya devam ettiği ve bir kısım işçilerin hem 1993 hem de 1995 yılı bordrolarında ismi bulunduğuna göre, işyerinin 1994 yılında faaliyetine ara verip vermediği hususları araştırılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş; davalı işyerinin 1994 yılında faaliyetine ara verdiğine ilişkin Kuruma yaptığı bir bildirimin olup olmadığı araştırılmalı, giderek SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle, davalı işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek, işyerinin 1994 yılında faaliyet gösterip göstermediği tespit edilip çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.