Esas No: 2020/1526
Karar No: 2022/1272
Karar Tarihi: 06.10.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1526 Esas 2022/1272 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1526
KARAR NO : 2022/1272
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2020
NUMARASI : 2019/140 E. - 2020/50 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/03/2020 tarih ve 2019/140 E. - 2020/50 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 27/10/2017 tarihinde 2017/96808 başvuru numarası ile “...San. Ve Tic. A.Ş.” ibareli markanın tescil talebinde bulunduğunu, davalı Şirketin adına tescilli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, diğer davalı kurum tarafından ise bu itirazın kabul edilerek 2006/53864, 2009/37186, 2011/71310 sayılı “...” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali bulunması sebebiyle 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi uyarınca başvurunun reddine karar verildiğini, karıştırılma ihtimalinin varlığı için benzerliklerin esas unsurlar arasında olması gerektiğini, yardımcı unsurlar arasındaki benzerliğin karıştırılmaya neden olmayacağını, markalar arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinin markada yer alan kelime ya da şekil unsurlarının birbirinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil, markada yer alan tüm unsurların birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılmasının gerektiğini, başvuruda bulunulan “...” ibaresinin hem görsel hem yazı karakteri hem de fonetik unsurlar bakımından söz konusu diğer markalar ile birbirinden tamamen farklı olduğunu, karışıklık ihtiva etmesinin mümkün olmadığını, “...” ibaresinin tekel olarak yüklenebilecek bir marka ibaresi olamayacağını, red gerekçesinde belirtilen “...” kavramının esas unsur olmayıp tekel altına alınıp, marka oluşturulabilecek bir ibare bulunmadığını, anılan ibarenin müvekkiline ait markada yapılan işin niteliğini ve ticari faaliyetin türünü belirtmek amacıyla bulunduğunu, mal/hizmetler arasındaki söz konusu benzerlik düzeyinin, itiraza gerekçe gösterilen markaların ayırt edici gücü ve tüketici kesimin dikkat düzeyi ile birlikte ele alınmasının gerektiğini, sadece sözcük benzerliği unsuru üzerinden nihai karar verilmesinin yerinde olmadığını, “...” ibaresinin başlı başına ayırt edici unsur niteliği taşıdığını, markaların bir bütün olarak kıyaslanmasının gerektiğini, piyasada aynı ya da benzer kelimelerin kullanılıyor olmasının bir kelimenin ayırt edici niteliğe sahip olmadığının tek başına göstergesi olmadığını, “...” ibaresinin birden fazla kelimenin bir araya gelmesiyle oluşturulan farklı bir marka ibaresi olduğunu, “...” ile “...” kelimelerinin karıştırılmayacağını ileri sürerek, YİDK'in 2019-M-6378 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı yanın “...” markasının genel, tasviri bir ibare olduğu yönündeki iddialarının dayanaksız olduğunu, müvekkiline ait 2006 53864, 2009 37186 ve 2011 71310 tescil numaralı markaların 16. sınıfta tescilli bulunduğunu, davacının da işbu davaya konu markasını 16. sınıfta tescil ettirmek için başvuru yaptığını, marka kapsamlarının aynı olduğunu, davaya konu markada “... san. ve tic. a.ş.” ibaresinin alt satırda ve okunması güç puntolarla oldukça küçük yazıldığını, “...” ibaresinin ise “...” ve “...” ibareleri farklı renklerle yazılmak suretiyle birbirinden ayrıldığını ve “...” ve “...” ibarelerinin bir bütün olarak değerlendirilemeyecek durumda olduğunu, ayrıca “...” ibaresinin kırmızı renkte yazılmakla markanın dikkat çekici ve esas unsuru durumuna getirildiğini, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduklarını, işletmesel bağlantı kurma ihtimalinin yüksek olması karşısında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, markalar arasındaki benzerliğin seri marka imajı yaratacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/96808 sayılı marka başvurusunun tescil edilmek istendiği 16.sınıfta bulunan ürünlerin, redde mesnet 2006/53864, 2009/37186 ve 2011/71310 sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan 16.sınıfta bulunan ürünler ve 40.sınıfta bulunan "Kağıdın işlenmesi.Pastik işleme hizmetleri." hizmetleri ile aynı tür ve benzer emtialar olduğu, davaya konu davacı marka başvurusunun renk, yazı ve şekil unsurlarından oluşan kompozisyon bir işaret bulunduğu, işarette “...” ibaresinin büyük fontla ve “...” kısmı gri, “...” kısmı ise kırmızı renkli olacak şekilde tasarlandığı, davalı şirkete ait itiraza konu markaların “...” ibareli seri çerçevesinde yaratılan markalar olduğu, davaya konu marka başvurusunda sözcük unsurlarının “...” kısmı hariç tamamının gri renkle yazılmış olmasına karşın “...” ibaresinin kırmızı renkle yazıldığı ve görsel olarak ilgiyi üzerinde topladığı, davalı şirket markalarının esaslı unsurunun ise “...” ibaresi olması, bu ibarenin bir bütün olarak davacı markasında bulunması ve gerek “...” ibaresinin gerekse de “...” ibaresinin doğrudan bir sözlük karşılığının olmaması karşısında taraf markalarının görsel olarak benzerlik taşıdıkları, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf marka amblemleri arasında herhangi bir benzerlik olmadığını, görsel olarak iki amblemin renk ve şekil itibariyle benzerlik ihtiva etmediğini, müvekkil, başvurusunun kelime+şekil markası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, oysa markayı oluşturan unsurlardan biri olan kelime hususunun, yalnızca ''-...'' ekinin ortak olmasından bahisle aynı/benzer bulunduğunu iddia etmenin hakkaniyetsiz bir değerlendirme olduğunu, verilen karar ile birlikte ''...'' ekinin davalının adeta tekeline bırakıldığını, müvekkili başvurusunun ayırt edici logoya sahip olduğunu, ''...'' ibaresinin önünde yer alan sembolün dikkat çekecek şekilde büyük ve renklendirilmiş vaziyette bulunduğunu, bir markanın değerlendirmesi yapılırken bütünüyle inceleme yapılacağından, ortak husus olan ''...'' ekinden ziyade semboller ve renklerin de dikkate alınması gerektiğini, markalara ayırt edici nitelik katmayan yardımcı unsurların markaların karşılaştırılmasında esas alınamayacağını, SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "...San. Ve Tic. AŞ+şekil" ibareli başvuru ile redde mesnet "..." asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvuruda "..." ibaresinin, başvurudaki diğer ibarelerden farklı renkte yazılarak öne çıkarıldığı, bu ibarenin ise tek başına redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022
Başkan
Üye
Üye
Katip