8. Hukuk Dairesi 2021/9667 E. , 2021/12119 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; ""çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eylemli orman olduğunun saptanması halinde davanın reddedilmesi; temyize konu (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin eylemli orman olmadığının tespit edilmesi halinde ise, geri çevirme kararı ile dosyaya getirtilen Kadastro Mahkemesinin 2003/4-11 Esas-Karar sayılı dosyasındaki bilgiler ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği, dosyaya yansıyan tüm bilgi ve belgeler ışığında Kadastro Mahkemesinin 2003/4-11 Esas-Karar sayılı dosyasında bulunan krokiden 110 ada 6 parsel sayılı taşınmazın (A), (B) ve (C) ile gösterilen bölümlerinin 1982 yılında genel kadastro sırasında orman niteliği ile tespit dışı bırakılan 72 parsel sayılı taşınmazın kapsamında kaldığının değerlendirildiği, orman niteliği ile tespit dışı bırakılan 72 parsel sayılı taşınmaza Kadastro Mahkemesinin 2003/4-11 Esas-Karar sayılı dosyasında dava dışı ... tarafından 1989 yılında adına tescil istemiyle dava açıldığı, yargılama sırasında 1993 yılında yapılan orman kadastro tutanaklarında taşınmazın itirazlı olduğu belirlemesine yer verildiği, aynı anda yapılan 2/B çalışmalarında ise taşınmazın orman sınırları dışına çıkarıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek 72 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki orman kadastrosunun iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verildiği, ancak bu kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2003/ 3104-4371 Esas-Karar sayılı ilamı ile taşınmazın orman niteliğini yitirmediği, orman olduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle bozulduğu, Mahkemece de bozma ilamına uyulmak suretiyle 72 parsel sayılı taşınmazın orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 01.03.2004 tarihinde kesinleştiği, ancak 72 parselin orman olarak tapuya tescilinin sağlanmadığının anlaşıldığı, tüm bu bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, 72 parsel sayılı taşınmazın 1993 yılında yapılan 2/B çalışmalarından sonra Kadastro Mahkemesinin 01.03.2004 tarihinde kesinleşen 2003/4-11 Esas-Karar sayılı ilamı ile hükmen orman olduğuna karar verilerek 2/B kapsamından çıkarıldığı, ancak 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosunda dosyada mevcut krokiye göre 72 parsel sayılı taşınmazın, temyize konu 110 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, taşınmazın 2/B çalışması ile orman sınırları dışına çıkarma işleminin mahkeme kararı ile iptal edilerek taşınmazın orman olduğuna karar verilmiş olduğu açıklanarak, temyize konu taşınmaz bölümleri üzerinde yapılan kullanım kadastrosunun dayanağının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 110 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davacı ... ve arkadaşlarının 28.01.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda a2 ve b3 harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri dışında kalan diğer tüm taşınmaz bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2) Davacı ... ve arkadaşlarının 28.01.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda a2 ve b3 harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, bu bölümler yönünden usulünce araştırma yapılmadan zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediğinden bahsedilmiş ise de, dava kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, tespit günü itibariyle kimin hangi oranda ve taşınmazların hangi kısımlarını kullandığı, tespit tarihine en yakın uydu fotoğrafları ve ortofotolar getirtilerek, taşınmazın tespit günü itibariyle fiili kullanıma konu olup olmadığı üzerinde durularak karar verilmemesi doğru değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümlerini gösterir, tespit tarihi olan 2010 yılı veya en yakın tarihli yüksek çözünürlüklü hava ve uydu fotoğrafları getirtilmeli ve sonrasında mahallinde, taşınmazı iyi bilen mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen ve ziraatçı bilirkişilerin katılımıyla keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında, dinlenilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli a2 ve b3 harfi ile gösterilen bölümlerin tespit tarihinde ve öncesinde kim tarafından, ne şekilde kullanılageldiği, tespit tarihi itibariyle fiili kullanım olup olmadığı, var ise kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı, tespit günü itibariyle fiili kullanımın terk edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı bilgi alınmalı, alınan beyanlar ile önceki keşif beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; keşfe katılacak fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir rapor ve kroki alınmalı ve çekişmeli taşınmazın getirtilen uydu fotoğrafları üzerinde gösterilmesi istenilmeli; ziraatçı bilirkişiye, taşınmazın tespit tarihindeki niteliğini ve kullanım durumunu bildiren, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, denetime elverişli rapor düzenlettirilmeli; tespit tarihi itibariyle fiili kullanım mevcut ise, o tarihteki yani tespit tarihindeki kullanıcı lehine kullanım şerhi verilmesi gerektiği dikkate alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar ... ve müştereklerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle a2 ve b3 harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK" un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılar ... ve arkadaşlarına iadesine, 07.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.