11. Hukuk Dairesi 2018/4310 E. , 2019/5665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/07/2017 tarih ve 2016/443 E.- 2017/402 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 05/07/2018 tarih ve 2018/147 E.- 2018/807 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "BİM" esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2015/57844 sayılı “MOBİM” ibareli marka tescil başvurusuna iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın nihai olarak davalı kurum YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptalini ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinini istemiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, başvuru ile itiraza mesnet markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu başvurunun "MOBİM" ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 42. sınıftaki mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise "BİM" esas ibareli markalardan meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 01 ile 45. sınıflar arasındaki tüm mal ve hizmetlerin yer aldığı, buna göre, başvuru kapsamındaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu, somut olay açısından, BİM, orijinal ve akılda kalıcı olması itibarıyla başlangıçtaki ayırt ediciliği yüksek bir marka olması yanında dosya kapsamındaki delillerden ve internette kamuya açık kaynaklardan da anlaşılacağı üzere özellikle gıda perakendeciliği açısından ülkemizde iyi bilinen tanınmış bir marka olduğu, ancak markaların başlangıçlarının farklı olması ile “bim” ibaresinin sonraki markada bağımsız ayırt ediciliği olmamasının markalar arasındaki benzerlik seviyesini düşürdüğü, “mobim” ibaresinin “mobil” kelimesinden türetilmiş orijinal bir ibare olarak algılanacağı, ayrıca başvurudaki elde tutulan cep telefonu figürünün de bu algıyı kuvvetlendiren bir etki yapacağı, ayrıca ibareler arasındaki kavramsal farklılık nedeniyle de markaların karışıklık yaratacak kadar benzer olmadığı, işaretlerin iltibas yaratacak düzeyde benzer olmaması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin somut olaya uygulama olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda,mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı kurum kararının iptali ile başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir. Ancak başvuruya konu 2015/57844 sayılı “MOBİM+Şekil” ibareli markayla, davacının itiraza mesnet esas unsuru “BİM” ibaresi olan markaları ile bütünsel olarak bıraktıkları izlenim bakımından ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde görsel ve sescil benzerlik bulunduğu, başvuruya konu marka kapsamında bulunan 9. ve 42. sınıf mal ve hizmetlerin itiraza mesnet markalar kapsamında da aynen yer aldığı, anılan benzerliklerin ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği anlaşılmaktadır. Nitekim Dairemizin, 17.04.2013 gün, 2013/3695 Esas- 2013/7528 karar sayılı ilamında da aynı sonuca ulaşılmıştır. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince aksi düşüncelerle davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekirken yazılı gerekçelerle, başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
22.05.2017 tarihli bilirkişiler kurulu raporuna, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin gerekçesine, davacının ilk derece mahkemesi kararına vaki istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince red edilmesine, 556 sayılı K.H.K 8/1-b ve 8/4 maddesindeki şartların somut olayda gerçekleşmemiş olmasına göre davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.