13. Hukuk Dairesi 2015/41049 E. , 2018/4360 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereğince davalı kurum sigortalılarına sağlık hizmeti verildiğini, davalı kurumun hastanelere gönderdiği 26/11/2009 tarihli 15262458 sayılı genelge ile; Tıp merkezinde cerrahi müdahale uygulanan hastaların gözlem altında bulundurulma süresinin 24 saat olduğu, hastanın sağlık durumuna göre bu gözlemin en fazla 6 saat daha uzatılabileceği, gözlem altında bulundurulan hastalar ile ilgili takip bulguları ve yapılan her türlü müdahaleler ve tıbbi bakım hasta dosyasına ilgili tabip tarafından kaydedileceği hükmünün diğer branş hastaları içinde uygulanabileceğinin bildirildiğini, buna rağmen 2008 yılı ağustos ayından itibaren sözleşme ve genelgelerin ihlal edildiği gerekçesiyle hakedişlerden kesintiler yapılmaya başlandığını beyan ederek, 2008 yılı ağustos ayı ile 2012 yılı mayıs arasında haksız olarak kesilen 306.985,00.-TL"nın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 226.297,22 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davanın taraflarınca temyiz edilmiştir.
Davacı, sözleşmeye aykırı davranılmadığını ileri sürmüş, davalı ise Sağlık Uygulama Tebliğlerinde yatan hasta ve günü birlik hasta tariflerinin yapılmış olduğunu, davacı şirketin ayakta tedavi hizmeti vermesine rağmen yatan hasta şeklinde fatura ederek bedelini tahsil ettiğini, uygulanan cezai şartın protokol hükümlerine göre belirlenmiş olduğunu, bu nedenle uygulanan cezai işlemin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, hükme esas alınan her iki bilirkişi raporunda da; yapılan işlemin taraflar arasındaki protokolün hangi maddesine aykırılık veya uyarlık gösterdiği ya da uygun ise neden uygun olduğu, aykırı ise neden aykırı olduğu gösterilmemektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporları sadece davalı kurumca gerçekleştirilen örnekleme suretiyle denetim usulü eleştirilmiş ve bu eleştiri üzerine sonuç çıkarılarak hesaplama yapılmıştır. Öyle olunca, bu hali ile bilirkişi raporu yetersiz olup, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme, SUT hükümleri ve taraf delilleri değerlendirilerek ve gerekirse bu hususta yeni bir bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.