11. Hukuk Dairesi 2018/4590 E. , 2019/5662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/09/2017 tarih ve 2016/357 E- 2017/347 K. sayılı kararın ayrı ayrı davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 12/07/2018 tarih ve 2017/1712 E- 2018/831 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin "BIOMIO" ibaresinin 3. ve 21.sınıflarda tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, 2015/80275 kod numarası verilen başvurunun, davalı şirketin 2011/22098 sayılı "BIOMINI" ibareli markasına dayalı itirazı üzerine MDB tarafından başvuru kapsamındaki 3. sınıf yönünden reddedildiğini, müvekkilinin anılan karara karşı yaptığı itirazın ise nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, görsel, sescil, biçimsel, düzenleme, renk ve kompozisyon olarak başvuru konusu işaret ile davalı markaları arasında iltibasa sebebiyet verebilecek bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, YİDK"in 2016/M-6296 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, başvuru konusu ibare ile müvekkilinin itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açabilecek derecede benzerlik bulunduğunu, ret kararının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının başvurusunun "BIO" ibaresi yanına "MIO" ibaresi eklenmek suretiyle oluşturulduğu, "bio" ibaresinin yaşam, hayat, canlı, öz gibi anlamlarının bulunduğu, birçok firma tarafından özellikle kişisel kullanıma ilişkin ürünlerde ürünün yaşama dair doğal ve katkısız olduğunu, kullanım için yan etkileri bulunmadığını ifade etmek için değişik eklerle birlikte kullanıldığı, bu sebeple ayırt ediciliğinin oldukça düşük seviyede olduğu, yanına getirilen "MIO" ibaresiyle birlikte ayırt edicilik kazandığı, İtalyanca bir kelime olduğu ve Türkçe karşılığının benim olduğu belirtilen MIO ibaresinin bu anlamının ortalama tüketicilerin önemli bir kesimi tarafından bilinemeyeceği, bu sebeple anlamsız bir kelime olarak algılanabileceği, iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş özgün bir ibare olduğu, yazıldığı gibi okunacağı, ortalama tüketicilerin bio ibaresine aşina oldukları ancak mio ibaresini fantazi bir ibare olarak algılayabilecekleri, davalıya ait markanın da yine "BIO" ibaresinin "MINI" ibaresiyle birleştirilmesiyle oluşturulmuş bulunduğu, mini ibaresinin küçükleri ifade eden bir kelime olduğu, markanın küçükler için ürünün yaşama dair doğal ve katkısız olduğunu, kullanım için yan etkileri bulunmadığını ifade eder biçimde oluşturulduğu, yazıldığı gibi okunacağı, ortalama tüketicilerin gerek bio ibaresine gerekse mini ibaresine aşina oldukları, davalının "BIOMINI" ibareli markasıyla davacının "BIOMIO" ibare ve biçimli başvurusu arasında düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da olmadığı, başvurunun kötüniyetli olduğuna yönelik bir emareye rastlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"nin 2016/M-6296 sayılı kararının iptaline, fer"i nitelikteki tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı şirket ve davalı Kurum vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı Kurum vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Kurumdan alınmasına, 23/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.