8. Hukuk Dairesi 2017/12828 E. , 2017/17208 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, 574 ada 534 parsel üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içerisinde edinildiğini, muvazaalı olarak davalının annesi adına tescil edildiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle 1/2 oranında vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 22.12.2015 tarih, 2015/17714 esas-2015/22942 karar sayılı kararı ile “...Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir (HMK"nun 33.md.). Davacı vekili, dava dilekçesinde taşınmazın evlilik birliği içerisinde alındığını, taşınmaz üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkı bulunduğunu açıklayarak istekte bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; kooperatif aracılığıyla edinilen taşınmazdan kaynaklanan isteğe ilişkindir. Bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemeleri"nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun"un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleri"dir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri"nde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev, kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Mahkemece, davanın niteliği dikkate alınarak davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken; bu husus gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....” gereğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu evin kooperatif aracılığıyla edinildiği, bu kooperatife ilişkin ödemelerin davalı adına yapıldığı, kooperatifin 1999 yılında bittiği, 2002 yılından öncesine dair katkı payı alacak taleplerinde davacı eşin katkısını ispat etmesi gerektiğinden dosya içindeki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacının çalışmasının bulunmadığı, katkısının varlığını ve miktarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde taşınmazın evlilik birliği içerisinde alındığını, vekil edeninin taşınmaz üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkı bulunduğunu açıklayarak tapu kaydının iptali ile 1/2 oranında vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Gerek 01.01.2002 öncesi mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağı ve gerekse 01.01.2002 sonrası edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilen mallardan kaynaklanan katılma alacağına ilişkin istekler bakımından 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı Yargıtay İçtihadları Birleştirme Kararı uyarınca ayın (mülkiyet) istenemez. Gerek katkı payı ve gerekse katılma alacağı davalarında istenebilecek hak; kural olarak şahsi nitelikte bir alacak hakkıdır. Ne var ki; davacı taraf tapu iptal-tescil isteğinde bulunmuş, alacak isteğinde bulunmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece ayın istenemeyeceği ve davacı tarafın alacak talebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de, ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, kararın gerekçesi 1086 sayılı HUMK"nun 438/son maddesi uyarınca değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.