Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4036
Karar No: 2019/5658
Karar Tarihi: 23.09.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4036 Esas 2019/5658 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/4036 E.  ,  2019/5658 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/07/2017 tarih ve 2016/320 E. - 2017/710 K. sayılı kararın taraf vekilleri ve dava dışı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne-usulden reddine-esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/05/2018 tarih ve 2017/1056 E. - 2018/500 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin iki ortağından biri olup, şirketin %49 hissesine sahip olduğunu, davalı şirketin 15.03.2016 tarihli 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında, müvekkilince, faaliyet raporu müzakeresi ve 2015 yılına ait bilanço görüşmeleriyle ilgili 3, 4 ve 6 no.lu gündem maddelerinin görüşülmesinin TTK"nın 420. maddesi uyarınca ertelenmesinin talep edildiğini, ancak bu talebin şirketin müdürü ve diğer ortağı ... tarafından reddedildiğini, ayrıca genel kurulun 7. maddesinde 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2010 yıllarının net karının dağıtılmasına karar verildiğini, ancak söz konusu yıllara ait tasdikli bilançoların yönetim tarafından toplantıda ibraz edilmediğinden dağıtılacak bu yıllara ilişkin kar payının belirlenemeyeceğini ileri sürerek, davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 3, 4, 6 ve 7 nolu maddelerinde alınan kararların iptalini istemiş, akabinde, 29.11.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle, davalı şirketin 27.01.2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan 1 numaralı kararla, %98 hisseye sahip olan...’in şirketteki tüm hisselerini eşit şekilde ...’a ve ...’ya devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını, ancak buna rağmen 25.04.2012 tarihli genel kurul toplantısına şirket ortağıymış gibi katılarak, daha önce ...’ya devretmiş olduğu hissesini ...’e devrettiğini, ...hisselerini zaten devretmiş olduğundan yapılan bu devir işleminin yok hükmünde olduğunu, ayrıca aynı toplantıda alınan 2 numaralı kararla, şirketin diğer ortağı olan ...’nın şirkette bulunan hissesini ...’e devrettiğini, anılan kararların ...ve ...’nın kararıyla alındığı ve...’in o tarihte şirket ortağı olmadığı gözetildiğinde devrin gerçekleşmesi için kanunca aranan nisap gerçekleşmediğinden bu devir işleminin de yok hükmünde olduğunu, söz konusu devirler geçersiz olduğundan ...’in hiçbir zaman şirkete ortak olmadığını ve şirket müdürlüğü görevini de ifa etmesinin mümkünolmadığı hususlarını ileri sürerek, davasını kısmen ıslah ettiğini belirtmiş ve neticeten, ..."in davalı olarak işbu davaya eklenmesini, davalı şirketin 15/03/2016 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının (3), (4), (6) ve (7) nolu gündem maddelerindeki kararların mutlak butlan ile yokluğunun tespitini, davalı şirketin 25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki (1) ve (2) maddelerdeki hisse devir kararlarının mutlak butlan ile yokluğunun tespitini, davalı şirketin müdürü ..."in şirket pay sahibi olmadığından yönetim ve temsil yetkisi olmadığının tespitini, bu talep kabul edilmediği takdirde şirket müdürlüğünden azlini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davaya ıslah yolu ile taraf eklenemeyeceği, davacının diğer taleplerinin ayrı bir dava/ talep konusu olduğu, ıslah yoluyla dava konusu edilemeyeceği, TTK"nın 420/1. maddesi uyarınca, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların sermayenin onda birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın toplantı başkanının kararı ile (1) ay sonraya bırakılacağının hükme bağlandığı, bu bağlamda öngörülen pay oranına sahip bulunan davacı ortağın talebi gibi işlem yapılmadığından davalı şirketin 15/03/2016 tarihli genel kurul toplantı tutanağın (3), (4), (6) ve (7) maddelerindeki kararların iptali koşullarının oluştuğu, diğer taraftan şirket ortaklar kurulu tarafından karar alındıktan sonra pay devrinin pay defterine kayıt edilmesinin kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğu; bu sebeple, ortaklar kurulu tarafından karar alınması durumunda pay devrinin gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği; bu çerçevede, davalı şirketin 25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki (1) ve (2) maddelerdeki hisse devir kararlarının, payların daha önce devredilmiş olması sebebiyle yok hükmünde olduğu gerekçeleriyle davalı şirketin 2015 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan dava konusu 3., 4., 6. ve 7. maddelerindeki kararların iptaline ve 25/04/2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki] (1) ve (2) numaralı hisse devir kararlarının payların daha önce devredilmiş olması sebebiyle yok hükmünde olduğunun tespitine, tüm bu kararların yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
    Karara karşı taraf vekillerince ve dava dışı ... vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, 15.03.2016 tarihli genel kurulda alınan 3, 4, 6 ve 7 nolu kararların iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ancak yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmadığı, davacı yanca dava dilekçesi tamamen ıslah edilerek, dava konusunun değiştirilmesi mümkünse de yeni dava konusunun önceki dava konusunun yerine geçeceği ve yine tek bir davanın söz konusu olacağı, bu durumda, davacının 25.04.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti talebinin iş bu davada değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu hususta yeni bir dava açılması gerektiği, ayrıca, davaya ıslah yolu ile taraf eklenemeyeceği de gözetildiğinde davacının ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, nitekim ilk derece mahkemesince, 28.12.2016 tarihli duruşmada bu gerekçelerle ıslah isteminin reddine karar verildiği ve aynı gerekçenin gerekçeli kararda da yinelendiği, bu duruma göre, ilk derece mahkemesince, hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşmasına sebebiyet verildiği gibi, iş bu davanın konusu olmayan 25.04.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 1 ve 2 nolu maddelerinde alınan kararlar yönünden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, ...nın istinaf başvurusunun usulden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden karar verilmesi suretiyle, davanın kabulüne, davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan, 3,4,6 ve 7 nolu kararların iptaline, davacının ıslahla talep ettiği diğer talepler bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
    1- Davacı vekili dava dilekçesiyle, davalı şirket genel kurulunun 15.03.2016 tarihinde yapılan toplantısında alınan (3), (4), (6) ve (7) numaralı kararların iptalini istemiş, akabinde mahkemeye hitaben vermiş olduğu 29.11.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle, davasını kısmen ıslah ettiğini bildirerek, talep sonucunu, 15.03.2016 tarihli genel kurulda alınan bir takım kararların iptali talebi yanında, davalı şirket genel kurulunun 25.04.2012 tarihli toplantısında alınan (1) ve (2) numaralı kararlarında yoklukla malul olduğunun tespitini talebine eklemiştir. Bölge adliye mahkemesince, yargılaması devam eden bir dava içerisine kısmi ıslah ile yeni talep ekleyemeyeceği, talep sonucunu artırılamayacağı, 25.04.2012 tarihli genel kurulda alınan bir takım kararların yokluğu isteminin ancak ayrı bir dava konusu olmakla işbu davanın konusunu teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, anılan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
    Islah tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 176. maddesi, “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” hükmünü haiz olup, anılan hükme göre, davacının davasını tamamen ıslah ederek yeni bir dava dilekçesi vermesi mümkün olduğu gibi, kısmi ıslah ile talep sonucunu artırması da mümkündür (Emsal nitelikte Dairemizin, 16.06.2016 gün, 2015/12759 Esas- 2016/6702 Karar sayılı ilamı). Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, davacının ıslah isteminin usule uygun olduğu ilke olarak kabul edilip, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ıslah ile ortaya konulan 25.04.2012 tarihli genel kurulda alınan (1) ve (2) numaralı kararların yoklukla malul olduğunun tespiti talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek duyulmamıştır.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi