21. Hukuk Dairesi 2016/18010 E. , 2018/2935 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan ...İnş. AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, tanzimi gereken maddi zararın 4.925,25 TL olduğu bu zararın davalı ...şirketi tarafından 7.000,00 TL ödeme yapıldığından, davacının maddi zararı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/06/2007 tarihi itibariyle davalı ...İnşaat..şirketinden alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelemesinden; iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının kusursuz olduğu, davacının maluliyet oranının tespitine ilişkin rapor bulunmadığı, bu nedenle mahkemece maluliyet oranının % 0 olarak esas alındığı ancak SGK aylık bağlama evrakında davacının maluliyet oranının % 6,3 olarak yazıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda; dosya kapsamından davacının maluliyet oranının tespit edilmediği anlaşılmıştır. Bu kapsamda eksik incelemeyle karar verildiği ortadadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Maluliyetin tespiti yönünden davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 109. maddesidir. Anılan maddeye göre Sigortalıların sürekli iş göremezlik, malullük ve erken yaşlanma hallerinin, Hak sahibi kimselerin malullük durumlarının tesbitinde, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızalar esas tutulur. Raporları yeter görülmiyen ilgililer Kurumca yeniden muayene ettirilebilirler. İlgililerin durumlarının tesbitinde son muayene raporu esas tutulur. Yukarıda belirtilen raporlar üzerine, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilirse, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de, diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda iş kazası olayında kurum içi prosedürler izlenerek maluliyet tespiti yapılmadığı anlaşılmış olup, söz konusu hüküm, bu yönleri ile usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş, davacının, geçirdiği iş kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına müracaatının sağlanması ve usulüne uygun şekilde sürekli iş göremezliğinin tespitine ilişkin rapor alınarak kesinleştirilmesi; itiraz halinde sırasıyla SGK Yüksek Sağlık Kurulu"ndan ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması; mevcut raporlar arasında çelişki oluşması halinde ise; raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle giderilmesinin ardından, davacı kazalının kesinleşen maluliyet oranı karşısında, Kurumdan davacının başvuru yapması halinde kendisine bağlanabilecek olan muhtemel sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değerini tespit ettirerek, Kurumun bu kazalıya yaptığı geçici iş göremezlik ödemesi ile bağlanacak bu gelirin rücuya kabil kısmını tazminat alacağından tenzil etmek, oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 27/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.