Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/6264 Esas 2019/2915 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/6264
Karar No: 2019/2915
Karar Tarihi: 20.03.2019

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/6264 Esas 2019/2915 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2017/6264 E.  ,  2019/2915 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inancına, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz taleplerinin reddine; ancak:
    1- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu hallerde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp, görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 268. maddesinde tanımlanan, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için, failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanarak başkası hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlaması gerekir. Bu hüküm ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark soruşturma ya da kovuşturmaya konu olmuş bir suçun işlenmiş olma şartıyla failin kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşturucu madde bulundurmak suçunun şüphelisi olarak yakalandığında hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla polis memurlarına üzerinde kendi fotoğrafının bulunduğu müşteki ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı fotokopisini ibraz ederek kendisini... olarak tanıtan sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK"nin 268/1. maddesinde öngörülen "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu oluşturduğu gözetilerek, sanığın mağdur hakkında soruşturmaya başlanmadan önce gerçek kimlik bilgilerini söylemesi nedeniyle soruşturmaya devam edildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK"nin 269/1. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığı tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinde hataya düşülerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
    2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 20.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.