15. Ceza Dairesi Esas No: 2017/13647 Karar No: 2020/1938 Karar Tarihi: 12.02.2020
Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/13647 Esas 2020/1938 Karar Sayılı İlamı
15. Ceza Dairesi 2017/13647 E. , 2020/1938 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı HÜKÜM : Beraat
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hükümler katılan vekili ile sanıklar müdafii tarafından vekalet ücreti talebiyle sınırlı olarak temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanıkların ortağı ve temsilcisi oldukları şirket ile katılan şirket arasında Türkiye"den boraks madeni alınması konusunda anlaşma yapıldığı, bu doğrultuda sanıkların yetkilisi olduğu şirket tarafından aralıklı olarak iki kez olmak üzere boraks madeninin gönderileceği ve katılan şirket tarafından da ödeme yapılacağı, anlaşma doğrultusunda katılan şirket yetkilileri tarafından muhtelif tarihlerde olmak üzere mal teslim alınmadan sözleşmede kararlaştırılan tutarın sanıklara gönderildiği, ancak malın bir kısmı teslim edildiğinde katılanların adlarına ithalat yaptıkları müşterileri olan ve aynı zamanda İran’da devlet kuruluşu olduğunu beyan ettikleri .... şirketinin gönderilen malın toprak olduğunu tespit ettirmiş olduğu, sanıklara bu durumun iletilmiş olmasına rağmen mağduriyetin giderilmediği ve sanıkların şirketinin tasfiye halinde olduğu, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia olunan olayda; tarafların her ikisinin de şirket olduğu ve aralarında ticari ilişki ve bir anlaşma olduğu, bu doğrultuda katılan tarafından kararlaştırılan bedelin, sanıkların da dosyadaki bilgi, belge ve faturalara göre göndermiş olduğu bir ticari malın bulunduğu ancak taraflar arasındaki uyuşmazlığın malın niteliği ve gönderilen bedelin iadesi konusunda olduğu, bu hali ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın karşılıklı bir ticari anlaşmadan kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde bulunduğu, nitekim gönderildiği ancak uygun çıkmadığı belirtilen mal konusunda ayıplı mal olması nedeniyle her zaman için anlaşma kapsamında hukuki yollara başvurma imkanı bulunduğu, bu nedenle dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı kabulü ile verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak; 1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan "avukatlık asgari ücret tarifesinin" 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanıklar lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "sanıkların kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan "avukatlık asgari ücret tarifesi" hükümlerine göre belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin Hazine’den alınarak sanıklara verilmesine" fıkrasının eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.