Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/6843
Karar No: 2019/12191
Karar Tarihi: 14.10.2019

un delilleri - - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/6843 Esas 2019/12191 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2019/6843 E.  ,  2019/12191 K.

    "İçtihat Metni"

    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08.01.2018 tarihli ve 2017/38640 soruşturma, 2018/399 esas, 2018/348 sayılı iddianamenin iadesine dair Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarihli ve 2018/21 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2018 tarihli ve 2018/177 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği,
    Dosya kapsamına göre; sanığın, olay tarihinde onbeş yaşından küçük mağdureyi yaşı itibariyle hukuken geçersiz olan rızasına istinaden alıkoyması eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 109/1 ve 109/3-f. maddelerinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturması karşısında, sanığın çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan dolayı yargılamasının yapılması gerektiği, dolayısıyla iddianamenin eylemin çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu, uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiğinden bahisle iddianamenin iade edilemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.10.2018 gün ve 2018/10891 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2018 gün ve KYB/2018-84864 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasını açma görevi başlıklı 170. maddesi;
    "(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
    (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
    (3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
    a) Şüphelinin kimliği,
    b) Müdafii,
    c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
    d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
    e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
    f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
    g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
    h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun Maddeleri,
    i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    j) Suçun delilleri,
    k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
    Gösterilir.
    (4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
    (5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
    (6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir." biçimindedir.
    Anılan Kanunun iddianamenin iadesine ilişkin 174. maddesi;
    "(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
    a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
    b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
    c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
    (2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
    (3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
    (4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
    (5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    İncelenen dosyada;
    Şüpheli hakkında yapılan soruşturma sonucunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08.01.2018 tarihli ve 2017/38640 soruşturma, 2018/399 esas, 2018/348 sayılı ve "Mağdurun 01.01.2004 tarihli doğumlu olup, suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük olduğu, 21.09.2017 günü annesi ve üvey babası ile arasındaki problemler nedeniyle saat 13:30"da okuldan çıkmasının ardından eve gitmeyerek yaklaşık bir ay önce internet üzerinden tanıştığını söylediği şüpheliyi aradığı, bu şekilde buluşarak şüpheli ile birlikte gezdikleri, daha sonra şüphelinin ikametine gittikleri ve geceyi burada yalnız geçirdikleri, sabahleyin mağdurun evden ayrılarak Çarşamba ilçesinde bulunan babasının yanına gittiği, şüphelinin bu şekilde 15 yaşından küçük olan ve hukuken geçerli bir rızası bulunmayan mağduru, herhangi bir hukuka uygunluk nedeni olmaksızın yanında tutarak ve aralarındaki ilişki gözönüne alındığında bu eylemi cinsel amaçla yapmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmakla;
    Şüphelinin yargılamasının mahkemenizde yapılarak yukarıda yazılı sevk maddeleri uyarınca CEZALANDIRILMASINA karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur." biçiminde düzenlenen iddianameyle şüphelinin TCK.nın 109/1, 3-f, 5 maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.01.2018 tarihli ve 2018/21 iddianame değerlendirme sayılı kararıyla "İddianame anlatımında şüphelinin eyleminin hangi delile dayanarak cinsel amaçla gerçekleştirdiğinin anlatılmadığı görülmüş, iddianamede sadece aralarındaki ilişki göz önünde alındığından şeklindeki belirtmenin bu şekilde bir suç kabulü için yeterli olmayacağı, üstelik mağdurun da bu şekilde bir iddiasının bulunmadığı hatta aksine kendisine şüphelinin hiçbir şekilde cinsel amaçla yaklaşmadığını belirttiği, buna mukabil bu hususun ortaya çıkarılması açısından, mağdur için herhangi bir doktor raporu da alınmadığı anlaşılmış,
    Ayrıca mağdurun rızasıyla şüphelinin yanına gittiğini belirtmesinden sonra, TCK"da bu suçun özel olarak m.234"te düzenlendiği, ayrıca uzlaştırma kapsamında kaldığı, yani suçun hukuki nitelendirmesinin değiştirilmesi halinde eksik soruşturma yapılması hususuyla karşılaşılabileceği anlaşıldığından," şeklindeki gerekçelerle iddianamenin iadesine karar verildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından 12.01.2018 tarihinde anılan karara itiraz edildiği, mercii Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23.01.2018 tarihli ve 2018/177 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2018 tarihli ve 2017/17-328 esas, 2018/575 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK.nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmüne, anılan maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir. CMK.nın 174. maddesinde ise iddianamenin iadesi müessesesi düzenlenmiş, Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamenin hangi durumlarda ve sürede iade edilebileceği hüküm altına alınmış, iddianamenin iadesi nedenleri sınırlı olarak sayılmış, anılan maddenin ikinci fıkrasında da suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği düzenlenmiştir. Süresi içerisinde iade edilmeyen iddianamedeki eksiklikler artık kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından giderilecektir. Bu düzenlemelerden Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu anlaşılmaktadır. CMK.nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir. Mahkeme iddianamedeki fiil ve faili ile bağlı ise de, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir.
    CMK.nın 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını "yargılamanın sınırlılığı" ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Yine suç vasfının değişmesi halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerekirse bu husus yargılama aşamasında mahkemesince yerine getirilebilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/01/2018 tarihli ve 2017/38640 soruşturma, 2018/399 esas, 2018/348 sayılı iddianamesinde belirtildiği üzere, şüphelinin eylemi Cumhuriyet savcısı tarafından, 15 yaşından küçük olan ve hukuken geçerli bir rızası bulunmayan mağduru, herhangi bir hukuka uygunluk nedeni olmaksızın cinsel amaçlı olarak yanında tutmak biçiminde kabul edilmiş ve eylemin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu değerlendirilerek sanığın TCK.nın 109/1, 3-f ve 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir. Yargılama sırasında eylemin TCK.nın 234. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu kanaatine varılırsa uzlaştırma işlemleri mahkeme tarafından CMK.nın 254. maddesi uyarınca yerine getirilebilecektir.
    Açıklanan nedenlerle; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08.01.2018 tarihli ve 2017/38640 soruşturma, 2018/399 esas, 2018/348 sayılı iddianamenin CMK.nın 174/2. madde ve fıkrasına aykırı olarak suçun hukuki nitelendirmesinin değişebileceğinden bahisle yasal olmayan gerekçeyle iadesine dair Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.01.2018 tarihli ve 2018/21 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayılı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23.01.2018 gün, 2018/177 D. İş sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 14.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi