4. Hukuk Dairesi 2017/3916 E. , 2018/4597 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili Av. ... tarafından, davalılar ... ve ... Gazetecilik Matbacılık A.Ş aleyhine 30/12/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; tüm davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/02/2017 günlü karara karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın davacılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden kısmen kabulüne, davacılardan ... yönünden davanın reddine dair verilen 07/06/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacılar vekili; davalılardan ..."ın, dava dışı ... ile yaptığı röportajın, ... Gazetesi"nin 12/04/2015 tarihli nüshasının manşetinde ve anılan gazetenin Pazar ekinin 8. ve 9. sayfalarında "Beni Hayattan ve Kayıtlardan Sildiler" başlığı ile tam sayfa olarak yayınlandığını, yayınlanan röportajın tamamen gerçeğe aykırı, davacıların şeref ve haysiyetini ihlal edici, ağır ithamlar ve iftiralar içeren gerçek dışı bir haber niteliğinde olduğunu, asılsız ve gerçeğe aykırı haber yayınlamak suretiyle müvekkillerinin kişilik haklarına, şeref ve haysiyetine ağır biçimde saldırıda bulunulduğunu belirterek; oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; röportaj yapılan şahsın ifade ettiği olayların mahkeme kararıyla ya da kesin somut delillerle ispat edilen hususlar olmadığı gibi bu hususlarla ilgili açılan davaların röportajı verenin aleyhine karara bağlandığı, ortaya atılan iddiaların ve olayların başkalarının kişisel haklarını, yaşamlarını yakından ve derinden etkileyecek hususlarla ilgili olduğu, bu röportajı yapan ve röportajı olduğu gibi yayınlayan davalıların bu yayını yapmazdan önce konuya özel hassasiyet göstermesi gerektiği, en azından yargılama sürecinin tamamlanmasının beklenmesi gerektiği halde beklenmeksizin ve gerekli hassasiyet
gösterilmeksizin doğrudan kamuoyuna yayın yoluyla sunulduğu, röportaj konusu yapılan hususların, ortaya atılan iddia ve olayların davalıların doğrudan yaşadıkları toplumdaki aile, çalışma ve arkadaş çevresindeki durumlarını olumsuz yönde etkileyecek, onların iffet, şeref ve namusuna yönelik ağır ithamlar içerdiği, bu röportaj konusu olaylar nedeniyle açılan dava ve savcılık soruşturması sonucunda davacıların dava dışı ... ve ablası ile ana, baba ve kardeş gibi biyolojik yönden hısımlık ilişkisi olmadığının belirlendiği, yapılan haberin davacıların kişilik haklarını zarara uğrattığı ve basın özgürlüğü kapsamı içerisinde meşru görülecek nitelikte yayın olmadığı gerekçesi ile tüm davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu röportajın dava dışı ..."nin özel yaşamına ilişkin olduğu, ..."nin röportajı verirken davacıların bir kısmının ismini, mesleğini ve görev yerlerini bildirdiği, röportaj içeriğinde geçen iddiaların mahkemeye taşındığı, Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca dava dışı ... ile iş bu davanın davacıları arasında biyolojik bağ olmadığının tespit edildiği ve açılan davaların reddine karar verildiği, ...’nin iş bu dosyanın davacıları, Adli Tıp Kurumunda anılan raporu hazırlayan görevliler, mahkeme çalışanları hakkında görevi kötüye kullanma, delilleri yok etme, gizleme, değiştirme, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, soybağını değiştirme ve gizleme, eziyet, tehdit, hakaret, suçu bildirmeme suçlarından dolayı şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma sonunda tüm şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, röportaj içeriğinin özel yaşama ilişkin olup kamusal bir tartışmaya katkısının bulunmadığı, davacıların toplum tarafından tanınmış kişiler olmadığı, dava konusu röportajın, röportajı verenin iddialarının tamamının davalılar tarafından benimsendiği sonucu doğuracak bir biçimde yayınlandığı, ..."nin, ...’ın annesi, onun eşi veya kayınpederinin ise babası olduğunu iddia ederek ..., ... ve ...’ı, ...Ceza İnfaz Kurumunda gardiyan olan amcasının ablasının babası olduğunu iddia ederek ...’ı, kendisi ile 57 dakika konuştuğu, iddialarını kabul ettiği ancak olmuş bir kere dediğini iddia ederek ...’ı, babasının bir başka kadından olan kızı olduğunu iddia ederek ...’ı hedef gösterdiği, isnat edilen iddiaların içeriği itibariyle özel yaşama ilişkin oldukları ve kişisel itibarı zedeler nitelikte bulundukları, ancak davacılardan ... yönünden röportaj içeriğinde bir iddia yer almadığı, amca olarak bahsedilen kişinin gardiyan olan ... olduğu, bu nedenle davacılardan ... yönünden matufiyet şartının gerçekleşmediği gerekçeleriyle yayın tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılardan ... yönünden davanın reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Matufiyet kelime anlamı olarak, "yöneliklik, yönelmiş olmaklık" olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Matufiyet yargısal kararlarda, yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında veya konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
Hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K).
Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; somut olayda, davalılardan ... tarafından kaleme alınan ve diğer davalının sahibi olduğu Hürriyet Gazetesi"nde yayınlanan röportaj içeriğinde bir kısım isimler verilmiş ise de, kullanılan ifadelerden ortalama bir kişinin davaya konu haberi okuduğu anda haberin muhatabının davacılar olduğunu anlayamayacağı görülmüştür. Bu durumda davalıların eylemlerinin davacılara matuf olmadığının kabulü gerekir.
O halde, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davanın, matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden tüm davacılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davacılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.