Esas No: 2019/543
Karar No: 2021/2551
Karar Tarihi: 22.11.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/543 Esas 2021/2551 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/543
Karar No : 2021/2551
TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACILAR) :
1- ...Derneği
2- ...
3- ...Derneği
4- ...
VEKİLİ: Av. ...
II- (DAVALI): ...Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Hizmetleri Genel Müdür V. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 16/10/2018 tarih ve E:2013/6368, K:2018/7873 sayılı kararının dava konusu düzenlemenin iptali ile davanın reddine yönelik kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 01/06/2013 tarih ve 28664 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 8. maddesiyle değiştirilen Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğin'in (PATİY) 10. maddesinin birinci fıkrasının; 14. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 16. maddesinin birinci fıkrasının 34 ve 35. bentlerinin, 15. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendindeki "(3.00)" ibaresinin ve 31. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 35. maddesinin tamamının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 16/10/2018 tarih ve E:2013/6368, K:2018/7873 sayılı kararıyla;
Dava dosyasının, Dairelerinin E:2013/6220, E:2013/5908, E:2015/8157 ve E:2013/8003 sayılı dosyaları ile birlikte incelendiği belirtilmek ve Dairelerinin E:2013/6220 sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu düzenlemeler hakkında yer verilen tespit ve değerlendirmelere değinilmek suretiyle;
1- Dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesi ile değiştirilen PATİY'in 10. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemi yönünden;
Dava dilekçesinde yer alan iddialar çerçevesinde, dava konusu düzenlemenin iki bölüm halinde incelenmesinin uygun görüldüğü,
İlk itiraza yönelik olarak
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin ilk iki cümlesinde, yerleşmelerde inşa edilecek yapılar için meclis kararı ile yerel özellikleri yansıtan kurallar getirilmesinin ve bu amaçla mimari estetik komisyonu kurulmasının öngörüldüğü, dava dilekçesinde de bu komisyonların görev tanımının belirsiz olduğu, üyelerinin hangi kamu kurumlarından geleceklerinin ve mesleki niteliklerinin tanımlanmamış olduğu ileri sürülerek Yönetmelik hükmüne itiraz edildiği,
Dava konusu edilen birinci fıkranın ilk cümlesinde, "İlgili İdare, meclis kararı alarak, uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yöresel malzeme kullanılmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınmasına ilişkin zorunluluk getirmeye yetkilidir." hükmüne yer verilerek, inşa edilecek yapılarda yöresel mimarinin ne şekilde teşekkül edeceğine ilişkin kuralların, mevzuata uygun olarak sistematik bir biçimde öncelikle meclis kararı ile belirlenmesi gerektiğinin ortaya konulduğu,
Fıkranın devamında ise meclis tarafından kabul edilen bu kuralların, uygulama aşamasında ne şekilde hayata geçirileceğinin tariflendiği, bu durumda "mimari estetik komisyonları"nın görevi de tanımlanmakta olduğundan, davacıların "görev tanımının belirsizliği" yönündeki itirazının kabulüne olanak bulunmadığı,
Dava konusu edilen Yönetmelik hükmü ile özgün mimarinin korunmasını sağlama ödevi yüklenen ilgili idarelere, kendi meclislerince belirlenecek kuralların ne şekilde hayata geçirileceği hususunda bilinçli bir şekilde takdir hakkının tanındığı,
Öte yandan, uyuşmazlık konusu "mimari estetik komisyonları"nın kaç üyeden oluşacağı ve karar nisabının belirtilmemesi bir eksiklik olarak değerlendirilebilir ise de; Yönetmelik'te 08/09/2013 tarihinde yapılan değişiklikle, mimari estetik komisyonlarının "beş uzmandan teşkil edeceği, salt çoğunlukla toplanacağı, kararların oyçokluğu ile alınacağı, Komisyonun gündeminin ilgili idarece belirleneceği ve nihayet Komisyon başkanının ilgili idare tarafından atanacağı" şeklinde komisyonların oluşumuna ve karar nisabına yönelik düzenleme getirildiğinden, söz konusu eksikliğin giderildiği,
Bu durumda, "mimari estetik komisyonları"nın oluşumuna ilişkin hükümlerde hukuka aykırılık bulunmadığı,
İkinci itiraza yönelik olarak
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin son iki cümlesinde; “Mimari estetik komisyonları aynı zamanda mimarlık eser ve projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar verir. Bu komisyon tarafından özgün fikir ifade etmediğine karar verilen mimarlık eser ve projelerinin değişikliklerinin ilk müellif dışında farklı bir müellif tarafından hazırlanması halinde bütün sorumluluk değişiklik projesini yaptıranlar ve projeyi hazırlayanlarda olmak üzere idarelerce ayrıca ilk müellifin görüşü aranmaz." ifadesindeki “müellif görüşü aranmaması” durumunun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na açıkça aykırı olduğu, imar planlarının, mimari projelerin ya da konuyla ilgili her türlü ilmi çalışmanın “eser” sayılacağının anılan Kanun'da belirtildiği, dava konusu düzenleme ile özgün mimari eserlerde müellifin söz hakkının ortadan kaldırıldığı ileri sürülerek Yönetmelik hükmüne itiraz edildiği,
Dava konusu Yönetmelik hükmünün, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının yürürlükteki (j) bendi ile uyumlu olduğu ve bu bendin Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla iptali istemiyle yapılan başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin 04/12/2014 tarih ve E:2013/114, K:2014/184 sayılı kararı ile (j) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verildiği,
Bu durumda, Yönetmelik hükmünün bu kısmında da hukuka aykırılık bulunmadığı,
2- Dava konusu Yönetmeliğin 14. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 16. maddesinin birinci fıkrasının 34 ve 35. bentlerinin iptali istemi yönünden;
14/09/2013 tarih ve 28765 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile PATİY'in 16. maddesinin birinci fıkrasının 34 ve 35. bentleri yürürlükten kaldırıldığından, bu düzenlemeler yönünden karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşıldığı,
3- Dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendindeki "(3.00)" ibaresinin iptali istemi yönünden;
Uyuşmazlık konusu Yönetmelik değişikliği ile, aynı Yönetmeliğin dava konusu edilmeyen 28. maddesinde düzenlenen ve yapılar için genel kural olarak an az arka bahçe mesafesi olarak bırakılması öngörülen "3 metrelik" koşulun, 4 kata kadar olan yapılaşmalar için sabitlendiği, bırakılması gereken en az arka bahçe mesafesinin ancak 5 kat ve üzeri yapılaşmalar için artırılmasının öngörüldüğü,
Türkiye’deki konut üretiminin büyük bölümünün imar planları ve parselasyon işlemleri uyarınca oluşturulan imar adaları içinde yer alan parseller üzerinde gerçekleştirildiği, Yönetmelik değişikliği uyarınca beşer katlı (konut binaları 17,5 metre yüksekliğinde) binalardan oluşan bir imar adasında inşa edilecek binalar arasında 2*3,5= 7 metre, onar katlı (konut binaları 35 metre yüksekliğinde) binalardan oluşan bir imar adasında ise 2*6=12 metre mesafe kalacağı, böyle binaların iç kesimlerinin özellikle daha alt katlarında oturan veya çalışanların kuyunun içinde yaşadıkları hissini duymalarının kaçınılmaz olduğu, zira dava konusu edilen değişiklikle 02/11/1985 tarihli Yönetmeliğe göre 5’er katlı binalar arasındaki mesafenin 17,5 metreden 7 metreye, 10’ar katlı binalar arasındaki mesafenin ise 35 metreden 12 metreye ineceği, böylelikle yapılardan istifade eden nüfus açısından yaşam kalitesinin azalacağı,
Ayrıca arka bahçe kavramının bir diğer öneminin de mekansal alanların trafik sorununun çözümüne yönelik olmasından kaynaklandığı, mevzuatımızda ulaşım sistemlerinin düzenlenmesi ve ulaşım problemlerinin çözümünde "otopark" yerlerinin belirlenmesine özel bir önem atfedildiği, mevzuatımızda ön ve yan bahçe mesafelerinin otopark olarak kullanılamayacağı belirtildiğinden, arka bahçe mesafelerinin ulaşım sistemlerine katkısı yönünden de öneminin bulunduğu, dolayısıyla arka bahçe mesafesinin bu öneme binaen de yan bahçelere nazaran farklı ve fazla belirlenmesinin imar mevzuatının amacına ve ruhuna uygun olacağı,
Bu durumda, insanların yaşam kalitesini ve sağlığını, ayrıca mekansal alanların ulaşım sistemlerini olumsuz etkileyeceği anlaşılan, arka bahçe mesafesinin daraltılmasına yönelik dava konusu Yönetmelik değişikliği ile getirilen "(3.00)" ibaresinin imar mevzuatına aykırı olduğu,
4- Dava konusu Yönetmeliğin 31. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 35. maddesinin tamamının iptali istemi yönünden;
Dava dilekçesinde, yapıların "çatı ve dış görünümü" ile ilgili olarak herhangi bir kısıtlamada bulunulmaksızın, tüm yapılar yönünden yerel yönetimlere yetki verilmesi eleştirildiğinden, uyuşmazlığın bu kısmının davacıların iddiaları kapsamında incelenmesi gerektiği,
Davacıların PATİY'in 35. maddesine yönelik olan iddialarının aynı Yönetmeliğin 10. maddesinin birinci fıkrası ile getirilen hükümlerle de ilişkili olduğu,
Her iki Yönetmelik hükmünün yasal dayanağının aynı Kanun maddesinden kaynaklandığı, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 21/4. maddesi ile yapıların dış cephesi ile birlikte çatılarına yönelik de düzenleme yapma hususunda ilgili idarelere yetki verildiği, bu haliyle aynı Yönetmeliğin 10. maddesinin birinci fıkrası hakkında Dairelerince yapılan irdeleme ve varılan sonucun PATİY'in 35. maddesine yapılan itirazlar için de geçerli olduğu,
Davacılar tarafından, ilgili idarelere tanınan yetkinin "tarihi ve kültürel mirasa" sahip yörelerle sınırlandırılmaması hususu itiraz konusu yapılmış ise de; esasen "tarihi ve kültürel" niteliği tescil edilen yerlerin zaten 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile statüsü ayrıca belirlenen mekanlar olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 21/4. maddesi ile, ilgili idarelere organizasyon ve yönlendirme bağlamında tanınan genel yetkinin ise, tescilsiz olan ve olağan planlama ve yapılaşma koşullarının geçerli olduğu mekansal alanlara yönelik olduğu,
Kaldı ki, ilgili idarelerce, mekansal alanların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak için yasal çerçeve içerisinde yapılacak düzenleme ve getirilecek kuralların, davacıların iddiasının aksine Anayasal bir hakkın geri bırakılması anlamına da gelmediği,
Ayrıca, öngörülen kurallar dahilinde ilgililerin serbestçe mesleklerini icra edebilmeleri mümkün olduğu gibi, söz konusu kuralların süresi içerisinde dava konusu edilmesi halinde yargı denetimine de tabi olduğu,
Bu durumda, davacıların iddiaları kapsamında yapılan inceleme sonucunda PATİY'in 35. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
gerekçeleriyle, dava konusu Yönetmeliğin; 8. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 10. maddesinin birinci fıkrası ile 31. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 35. maddesi yönünden davanın reddine, 14. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 16. maddesinin birinci fıkrasının 34 ve 35. bentleri yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 15. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendindeki "(3.00)" ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihte 3194 sayılı Kanun'da dayanak niteliğinde bir düzenlemenin bulunmadığı, mimarların telif haklarına ilişkin karar alma yetkisinin münhasıran mimari estetik komisyonlarına verilmesinin hukuka aykırı olduğu, ayrıca yerel yönetimlere çatılar ve dış görünüm ile ilgili verilen yetkinin tarihi ve kültürel mirasa sahip yöreler açısından tanınması gerektiği, getirilen düzenlemenin Anayasa'nın 27, 35 ve 48. maddelerine aykırı olduğu, bu nedenle, Daire kararının PATİY'in dava konusu 10 ve 35. maddelerinde yapılan değişiklikler yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu Yönetmelik değişikliği ile PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde yer verilen "(3.00)" ibaresinin, binalarda bırakılması gereken asgari arka bahçe mesafesi olduğu, imar planları ile otopark ihtiyacını da karşılayacak şekilde arka bahçe mesafesinin daha fazla belirlenmesinin mümkün olduğu, ayrıca 08/09/2013 tarih ve 28759 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile iptaline karar verilen düzenlemede değişiklik yapıldığından davanın konusuz kaldığı, hatta 03/07/2017 tarih ve 30113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile PATİY'in tümüyle yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacılar tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Daire kararının iptale ilişkin kısmının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının davanın reddine ilişkin kısımlarının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği 02/11/1985 tarih ve 18916 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmelik'te, 01/06/2013 tarih ve 28664 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişiklik yapılmış, söz konusu değişikliğin çeşitli maddelerinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
03/07/2017 tarih ve 30113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 70. maddesi ile 02/11/1985 tarih ve 18916 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği, 01/10/2017 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 1. maddesinde, bu Kanun'un, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlendiği; 2. maddesinde, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu Kanun hükümlerine tabi olduğu; 3. maddesinde, herhangi bir sahanın, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılmasının mümkün olmadığı; 5. maddesinin son fıkrasında, bu Kanun'da adı geçen diğer tanımların Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte tarif edileceği belirtilmiştir.
Anılan Kanun'un Yönetmelik başlıklı 44. maddesinin I) fıkrasının (f) bendi, imar planı yapımı ve değişiklikleriyle ilgili kriterlerin tespiti ve imarla ilgili diğer hususların; (b) bendi, imar planlarında okul, ibadet yeri, sağlık, spor, sosyal ve kültürel tesisler ile kamu kuruluşlarının yapıları için ayrılacak yerler ve bu konu ile ilgili diğer hususların; (i) bendi de, yerleşme alanlarıyla ilgili genel esasların Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi gerektiği kuralını öngörmektedir.
Ayrıca, 3194 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasında; “2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu Kanunun ilgili maddelerine uyulmak kaydı ile 2960 sayılı İstanbul Boğaziçi Kanunu ve 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ile diğer özel kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu Kanunun özel kanunlara aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” kuralı yer almaktadır.
Öte yandan, dava konusu değişiklik tarihinde yürürlükte bulunan 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 37. maddesinin birinci fıkrasına göre, mevzuatta Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yapılmış olan atıflar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmış sayıldığından, 3194 sayılı Kanun'da Bayındırlık ve İskan Bakanlığına verilen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevleri olarak kabulü gerekmektedir.
Yine, 644 sayılı KHK’nın 2. maddesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevleri, 12. maddesinde ise Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görevleri düzenlenmiştir. 2. maddenin birinci fıkrasının (a) bendiyle, “Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak”; 648 sayılı KHK’nın 1. maddesiyle değişik ç) bendiyle de: “Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek” Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevleri arasında sayılırken, KHK'nın 12. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (k) bentleriyle “Yerleşme ve yapılaşmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri yapmak, uygulamaları denetlemek ve izlemek” ve “Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine ait her türlü yapılar ile ilgili genel ilkeleri, stratejileri ve standartları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak” ile "Konut politikalarının belirlenmesine yönelik çalışmalarda bulunmak, belirlenmiş politika, plan ve stratejilere göre uygulamayı temin ve sonuçlarını takip etmek." Bakanlığın hizmet birimlerinden olan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan temyize konu Danıştay Altıncı Dairesi kararının davanın reddine yönelik kısımları, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davacıların temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyize konu Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendindeki "(3.00)" ibaresinin iptaline ilişkin kısmına gelince;
Dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesi ile değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendi; "4) Arka bahçe mesafeleri: Bodrum katlarda tabii veya tesviye edilmiş zeminin üzerinde kalan bodrum katlar dahil 4 kata kadar olan binalarda arka bahçe mesafesi en az (3,00) m.dir. Fazla her kat için bu mesafe (0,50) m. arttırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin dava konusu değişiklik tarihinde yürürlükte olan haliyle "Bina derinlikleri" başlıklı 28. maddesinde ise;
"Bina derinlikleri azami (40.00) m.'yi geçmemek ve hiç bir yerde arka bahçe sınırına (3.00/) m. den fazla yaklaşmamak şartı ile;
I = L -(K + H/2 ) formülü ile hesaplanır.
Burada;
I = Bina derinliği
L = Parsel derinliği
K = Ön bahçe mesafesi
H = Bina yüksekliğini gösterir.
Ancak;
1. Formülün kullanılması sonucunda (10.00) m. den az çıkan bina derinlikleri, arka bahçe mesafesi (2.00) m. den az olmamak üzere (10.00) m. ye çıkartılabilir.
2. Köşe başına rastlayan parsellerde yapı derinliği parselin yüz aldığı yollar üzerindeki komşu parsellere verilecek derinliklere göre belirlenir.
3. İmar planlarında ticaret bölgesi, olarak gösterilen blok ve bitişik nizam yapı adalarında yapılacak binaların gece ve gündüz ikamete ayrılmayan, sadece işyeri olarak kullanılan zemin katları, bodrumları ile birlikte ön ve yan bahçe mesafelerine tecavüz etmemek kaydı ile, arsa derinliğince yapılabilir. Şu kadar ki, meyilli arsalarda bu yüksekliğin, arka komşu sınırında tabii zeminden itibaren (6.50) m. yi geçmesi halinde, bu miktarı aşan kısmı arka komşu sınırından en az (3.00) m. geriden başlatılır.
4. H/2 arka bahçe mesafesini temin etmek şartı ile bina derinliğini (40.00) m. ye çıkarmaya Belediye yetkilidir.
5. Ayrık yapı nizamında, köşe başından başka iki yola cephesi bulunan parsellerde taban alanı kat sayısı % 40 dahilinde kalmak kaydı ile bina derinliği için azami (40.00) m. şartı aranmaz."
kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik hükmü değerlendirildiğinde, bina derinliğinin hesaplanmasına yönelik formül içerisinde, arka bahçe mesafesinin hesaplanmasına ilişkin H(Bina yüksekliği)/2 şeklinde bir hesaplama yönteminin de öngörüldüğü, arka bahçe mesafesinin de uygulamada bu formül dikkate alınarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Nitekim, Dairenin E:2013/6220 sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, arka bahçe mesafesinin, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 18. maddesinde değil, 28. maddesinde düzenlendiği tespitine yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile arka bahçe mesafesinin hesaplanmasına yönelik yeni bir düzenleme getirilmiş ise de, Yönetmeliğin 28. maddesinde arka bahçe mesafesinin belirlenmesine ilişkin ayrı bir formülün yer aldığı, söz konusu hükmün de dava konusu Yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir değişikliğe konu edilmediği ya da geri alınmadığı, diğer bir deyişle, yürürlükte bulunduğu görülmektedir.
Öte yandan, anılan bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, dava konusu Yönetmelik değişikliği ile öngörülen arka bahçe mesafelerinin hesaplanması yöntemi ile yukarıda yer verilen Yönetmeliğin 28. maddesindeki hesaplama formülünün çelişkili olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Bu durumda, arka bahçe mesafesinin hesaplanmasına yönelik Yönetmelik maddesiyle çelişecek nitelikte düzenleme getiren dava konusu Yönetmelik maddesinde geçen "(3.00)" ibaresinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Diğer taraftan, insanların yaşam kalitesini ve sağlığını, ayrıca mekansal alanların ulaşım sistemlerini olumsuz etkileyeceği anlaşılan, arka bahçe mesafesinin daraltılmasına yönelik dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinde, imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı şeklindeki Daire gerekçesi de Kurulumuz tarafından isabetli bulunmuştur.
Bu nedenle, söz konusu ibarenin iptaline yönelik Daire kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmadığından, anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
1. Tarafların temyiz istemlerinin REDDİNE;
2. Danıştay Altıncı Dairesinin 16/10/2018 tarih ve E:2013/6368, K:2018/7873 sayılı kararının temyize konu; davanın reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA, dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesiyle değiştirilen PATİY'in 18. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendindeki "(3.00)" ibaresinin iptaline ilişkin kısmının ise yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 03/07/2017 tarih ve 30113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 70. maddesi ile 02/11/1985 tarih ve 18916 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 01/10/2017 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik değişikliği yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına girilerek verilen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.