
Esas No: 2017/1350
Karar No: 2019/1756
Karar Tarihi: 14.03.2019
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1350 Esas 2019/1756 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 87,90 ve 159 parsel sayılı 65.233.81, 8250 ve 201.625 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle .... mirasçısı olduğundan bahisle ... mirasçıları adına miras payları oranında tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli 87 ve 159 parsellere uygulanan vergi kayıtlarının değişebilir sınırlar ihtiva ettiğini, bu nedenle kaydın miktarı itibariyle geçerli olduğunu, vergi kayıtlarının taşınmazlara uymadığını, ayrıca kayıt malikinin tespit maliklerinden yalnızca ... olduğunu, diğer tespit maliklerinin murisi... ile ilgisinin bulunmadığını ve zilyetliğin ispatlanamadığını ileri sürerek, tespitin iptali ile taşınmazların tamamının Hazine adına tescili, kayıtların taşınmazlara uyması durumunda ise, vergi kayıt miktar fazlasının Hazine adına tescili istemiyle; davacılar ... ve arkadaşları, dava konusu 90 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak tapu ve vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacılar Talip Çelebi ve müşterekleri ise, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 159 parsele yönelik olarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında, ... ve arkadaşları, çekişmeli 159 parsel sayılı taşınmazın Hasan İpek dışındaki tespit malikleri ile ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla; ... ve arkadaşları ise, tapu ve vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak yine 159 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak davaya katılmışlardır. Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacılar... ve müştereklerinin, müdahil davacılar .... mirasçıları ... ve müştereklerinin ve müdahil davacılar ... ve müştereklerinin davalarının reddine; davacı Hazine"nin asıl talebi yönünden davasının reddine; fer"i talebi yönünden ise davasının kısmen kabulü ile çekişmeli 159 nolu parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişinin 26.05.2014 havale tarihli raporuna ekli 2 nolu krokide (B) harfi ile işaretli 135.361,00 metrekarelik kısmının aynı parsel numarası ile tespit gibi davalılar adına tesciline, (A) harfi ile işaretli 66.021,64 metrekarelik kısmının dava konusu parselden ifraz olunarak birliğin son parsel numarası ile davacı Hazine adına kayıt ve tesciline, davacı Hazine"nin 87 parsele yönelik davasının ise reddine; çekişmeli 87 nolu parselin tespit gibi davalılar adına tesciline, davacılar Abuzer Laleoğlu mirasçıları ... ve müştereklerinin 90 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalarının reddine çekişmeli 90 nolu parselin tespit gibi davalılar adına tesciline, karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından dava konusu 87 ve 90 parseller ile 159 parselin (B) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak; davalı M.... ve ... vekili ve diğer davalılar ... ve diğerleri vekili tarafından 159 parselin Hazine adına tesciline karar verilen ve (A) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
1- Hükmü temyiz eden Hazine temyize konu 90 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki olmadığı gibi, bu parsel hakkında yöntemince açılmış bir davasının veya açılmış davaya katılımının da bulunmadığı ve mahkeme kararıyla açıkça aleyhine bir hüküm de kurulmadığı, bu nedenle temyizde hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, bu parsele yönelik temyiz inceleme isteminin REDDİNE,
2- Davacı Hazinenin temyize konu 87 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle bu parsel hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
3- Tarafların dava konusu 159 parsele ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, 159 nolu parselin davalılarca tasarruf edildiğinin keşifte dinlenenlerin beyanlarından anlaşıldığı, tespite dayanak vergi kaydının iki sınırı itibariyle davalı parseli kapsadığı, tespit tarihine kadar dava konusu parsel üzerinde davalıların 20 yıllık malik sıfatıyla zilyetliklerinin bulunduğu, 1948 tarihli hava fotoğrafında komşu 96 nolu mera parselinin bitişiğinden (A) harfi ile işaretlenen kısmın (gerekçede bu kısım, mahkemece, maddi hataya dayalı olarak sehven (B) olarak ifade edilmiştir.) mera parselinin devamı olduğu ve meraların zilyetlikle kazanıma konu olamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmaza kadastro tespiti sırasında revizyon gören 1937 tarih ve 268 sıra numaralı vergi kaydının hudutları “...” okumakta olup vergi kaydının kuzey sınırında okunan ...’in çekişmeli taşınmaza kuzeyden komşu 163; batı sınırında okunan ....’in ise çekişmeli taşınmaza batıdan komşu 167 parsel maliki olduğu ve komşu bu taşınmazlara uygulanan vergi kayıt malikleri ve/veya maliki evvellerinin de .... olduğu anlaşıldığından;çekişmeli taşınmazın tespitine esas vergi kaydının bu taşınmaza ait olduğu anlaşılıyor ise de; vergi kaydının doğu ve güney hudutlarında okunan “...” hududu ise gösterilemediği gibi, taşınmaza güney doğu yönünden komşu 96 sayılı mera parseli bulunduğuna ve güneyden komşu 161 parselin bir bölümü de hükmen mera olarak sınırlandırıldığına göre, vegi kaydının güney ve doğusunda okunan .... yeri açıkta kalmaktadır. Bu nedenle vergi kaydının sabit sınırlı olduğunun kabulü mümkün bulunmayıp, değişebilir sınırlı olan kayıt, miktarı ile geçerlidir. Ne var ki, vergi kaydının miktarı 42 dönüm, çekişmeli taşınmazın tespit yüzölçümü ise 201.625,00 metrekare olduğu halde, kayıt miktar fazlasının meradan açma olup olmadığı yöntemince belirlenmemiş; keşifte beyanına başvurulan kişiler, komşu mera parselinin evvelinden beri mera olduğunu söylemekle yetinmişler, kendilerinden mera ile çekişmeli taşınmaz arasındaki sınırın değişip değişmediği, dava konusu 159 parsel lehine meradan toprak kazanımı olup olmadığı sorulmamış; fotogrametri ya da jeodezi uzmanı harita mühendisi bilirkişi yerine kadastro teknisyeni tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 1948 tarihli hava fotoğrafında (A) ile gösterilen bölüm üzerinde zirai faaliyete başlanmadığı, 1984 tarihli hava fotoğrafında ise taşınmazın tamamının sürülü olduğu şeklindeki rapora ve taşınmazın tamamının tarım arazisi olarak kullanıldığı ve mera yahut devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı belirtilmekle yetinilen, soyut içerikli, komşu mera parselleri ile çekişmeli taşınmazı mukayese eder tarzda, komşu mera parseli ile arasında doğal veya yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığını değerlendirmeyen raporlara itibar edilmiş olması nedeniyle, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi; kabule göre de, mahkemece davaya konu taşınmazın (A) ile gösterilen bölümü komşu meranın devamı kabul edildiği ve meralar üzerindeki zilyetliğin hüküm ifade etmeyeceği belirtildiği halde, bu bölümün Hazine adına tesciline karar verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, kadastro tespitinden 15-20-25 yıl öncesi döneme ilişkin taşınmazların bulunduğu yerleri kapsayan en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı getirtilip dosya arasına konulduktan sonra, mahkemece taşınmazın bulunduğu yerde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları ve hayatta olan tespit bilirkişileri, harita mühendisi (jeodezi ya da fotogrametri uzmanı) fen bilirkişisi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dayanılan vergi kaydı sabit hudutlardan başlanarak uygulanmalı ve kayıt miktar kapsamı kadar alan fen bilirkişisi tarafından belirlenerek kroki üzerinde işaretlenmeli ve bu bölüm ile taşınmazın kayıt kapsamı dışında kalan bölümlerinin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parselleri arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, öncesinin mera olup olmadığı zaman içinde taşınmazın sınırlarında mera yönünde genişleme olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, komşu mera parselleriyle karşılaştırılmalı biçimde çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu mera parsellerinden nasıl ayrıldığını, doğal ya da yapay bir sınır bulunup bulunmadığını açıklayıp, tarımsal niteliklerini belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve üzerlerine çekişmeli taşınmaz ve komşu taşınmazların (özellikle mera parselinin) işaretlendiği fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı takibe ve denetlemeye elverişli, çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parselinin konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren, hangi bölümün kim tarafından kullanıldığını belirtir şekilde rapor ve harita düzenlettirilmeli; harita mühendisi bilirkişiden de hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yapılmak suretiyle taşınmazların hangi tarihte ne nitelikte oldukları hususunda da rapor alınmalı, taşınmazın tamamının veya bir kısmının mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğe ve yine bu kapsamda vergi kayıtlarına hukuken değer verilmesinin mümkün olmadığı düşünülmeli; taşınmazın kayıt kapsamında kalan kısmının ve diğer bölümlerinin mera olmadığının anlaşılması halinde ise, vergi kayıt miktarı ve 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesinde yazılı miktar sınırlamaları dikkate alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.