21. Hukuk Dairesi 2016/4359 E. , 2018/2912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Asıl ve Birleşen davalar bakımından davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl davanın kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılardan ..., ... ile davalılardan .... A.Ş., TTK Genel Müdürlüğü vekilleri ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde 1. Fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Yine geçici 1. Madde 2. Fıkrasına göre; “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz.”
Temyiz süresi içinde temyiz dilekçesi temyiz defterine kaydedilmiş, ancak temyiz harç ve giderleri yatırılmamış veya eksik yatırılmış ise, temyiz harç ve giderlerinin yatırılması veya tamamlanması için ilgili tarafa HUMK nun 434/3. maddesi gereği bir muhtıra ile 7 günlük kesin süre verilmesi gerekir. Usulüne uygun muhtıraya rağmen, muhtırada belirtilen temyiz harç ve giderlerinin tamamlanmaması halinde mahkemece, temyiz talebinde bulunan tarafın temyiz talebi ile ilgili olarak; " ...mahkeme kararını temyiz etmemiş sayılmasına" şeklinde karar verilmelidir.
Davalı ..."nin süresinde temyiz dilekçesi vermesine rağmen temyiz harç ve giderlerini karşılamaması sebebiyle mahkemece muhtıra çıkarıldığı, muhtıranın 09/02/2016 tarihinde usulünce tebliğ edilmesine rağmen verilen 7 günlük süre içerisinde eksiklerin giderilmediği, eksiklik giderilmemesine rağmen bu hususta bir karar verilmediği anlaşılmakla adı geçen davalının temyiz isteminin reddi cihetine gitmek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerl temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacılar ve davalı ... Tic. A.Ş."nin temyiz itirazlarının reddine,
Davalı ...’nün temyiz itirazlarına gelince,
Dava nitelikçe, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl ve birleşen 2015/1114 Esas sayılı dava dosyaları açısından davacı eş ile davacı çocuk Medine"nin maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davalı ...’nün bu maddi tazminatların 1,00"er TL"sinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, davacı eş için 45.000,00 TL, davacı çocuk Medine için ise 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleşen 2013/230 Esas sayılı dava dosyası açısından ise çocuklar ... ve ..."nın maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı çocuk Semih"in maddi tazminat isteminin reddine, davacı çocuklar Eren, Berna ve Semih"in manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacılar murisinin işletme hakkı TTK Genel Müdürlüğü’ne ait olup, işletilmesi 22/12/2004 tarihli rödövans sözleşmesi ile 10 yıl süreyle davalı ... Yap. Tur. San. Tic. A.Ş.’ne bırakılan maden sahası içerisindeki kömür madeninde diğer davalı taşeron Fevziye"nin işçisi olarak çalışmakta iken meydana gelen iş kazası sonucu vefat ettiği, hükme esas teşkil eden bilirkişi kusur raporunda müteveffa işçinin %30, davalı ..."nin %50, davalı ... . Tic. A.Ş.’nin %20 oranında kusurlu olduklarının, davalı ...’nün ise kusursuz olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Rödövans sözleşmesine ilişkin Maden Kanunu’nda özel bir tanım bulunmamakla birlikte Maden Yasası’nın 28. maddesi gerekçesinde “ diğer taraftan bu süre zarfında madenci kendisine maddi destek arayabileceği gibi, işletme iznini bir başkasına kiralayabilecek ve kanun karşısında teknik ve mali yönden tek sorumlunun ruhsat sahibi olacağı esası getirtilmektedir “ denilmek suretiyle dolaylı da olsa rödövans sözleşmesine işaret edilmekle davanın Mevzuatımızdaki dayanağının Maden Yasası olduğunun kabulü gerekir. Rödövans sözleşmesi maden ruhsatının devri anlamına gelmediğinden devir sözleşmesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur. Maden ruhsat sahibi (madenci) ile rödövansla sahayı işletecek olan (rödövansçı) rödövans sözleşmesini isterlerse adi yazılı şekilde, isterlerse noter de düzenleme şekilde yapabilirlerse de Maden Yönetmeliğinin 32. maddesine göre üçüncü kişi ve kuruluşların rödövans, kira, taşeron ve benzeri sözleşmelere dayanarak ruhsat sahasında madencilik faaliyetinde bulunabilmeleri, Maden işleri Genel Müdürlüğünün iznine bağlıdır. Ruhsat sahibi rödövans sözleşmesini yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirmek ve uygun görüş olmak zorundadır. Beyanda bulunma yetkisi ve zorunluluğu ruhsat sahibine aittir. Ruhsat sahibinin bir başvurusu olmadan, salt rödövansçının başvurusuna dayanılarak işlem yapılamaz. Rödövans sözleşmesinde ruhsat sahibi madenci, rödövansçının sahada maden işletmesi için gerekli bütün ortamı sağlamak zorundadır. Maden sahasında ruhsat sahibine ait olup da rödövans sözleşmesine dahil demirbaş eşya, iş makineleri, ulaşım araçları ve işletme tesisatı varsa bunların bir listesinin çıkarılarak listede yer alan alet ve makinelerin tamamı rödövansçıya teslim edilir. Maden Yasası ve diğer mevzuat uyarınca ruhsata bağlı bütün yükümlülükler ruhsat sahibine aittir.
5995 sayılı Maden Kanunu"nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 10, 11 ve 12. maddeleri ile değiştirilmeden önceki Maden Kanunu"nun 17., 24., ve 29. maddelerinde öngörülen yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından yerine getirilir. Bu yükümlülüklerin ihmali maden ruhsatının iptali sonucunu doğurur. Rödovansçının maden sahasının iyi bir şekilde işletme borcu vardır. Maden rezervini daha sonraki kullanımlar için ulaşılamayacak şekilde tahrip eden rödovansçı ruhsat sahibine karşı sorumlu olur. Maden Yasası’nın 31. maddesi gereğince işletme ruhsat sahibinin maden işletme faaliyetinde bulunabilmesi ve cevher istihracı yapabilmesi için fenni nezaretçi görevlendirme zorunluluğu vardır. Maden işletmesi rödovans yoluyla yapılıyor olsa dahi fenni nezaretçi atama yükümlülüğü ruhsat sahibine aittir. (Maden ve Taşocakları Hukuku, Doç. Dr. Mustafa Topaloğlu)
5995 sayılı Yasayla 24.06.2010 tarihinde yürürlüğe 3213 sayılı Maden Kanunu"nun ek 7. maddesinin son fıkrasında ise “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” düzenlemesi yeralmaktadır.
Hal böyle olunca, kazanın meydana geldiği maden ocağı işyerinde, davalı ...’nün kanunda tarif edilen teknik nezaretçisi dışında,ayrıca nezaretçileri varsa, aynı sahada TTK Genel Müdürlüğü’nün işçileri de çalışmakta ise, rödövans sahasında TTK Genel Müdürlüğü’ne ait olan işletme alet ve teçhizatları bulunuyorsa, rödövans veren davalının işten el çekmediği ve sorumluluğu gerekeceğinin, aksi takdirde Ek 7. madde gereğince sorumlu tutulamayacağının göz önüne alınması gerekirken eksik araştırma ve değerlendirme ile davalı ...’nün sorumluluğu yoluna gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Kabul ve uygulamaya göre de, davacılar eş ve çocuk Medine"nin davalı ..."ne yönelik manevi tazminat talepleri bulunmadığı halde bu davacılar lehine hüküm altına alınan manevi tazminatlardan adı geçen davalının da sorumluluğu sonucu doğuracak şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalı ...’nün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."nin temyiz dilekçesinin, süresinde harç eksikliğinin giderilmemesi nedeniyle REDDİNE,
2-Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan TTK Genel Müdürlüğü"ne iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacılar ve davalılardan .... .Yap.Turz.San.Tic.A.Ş."ye yükletilmesine, 27/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.