2. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/13241 Karar No: 2007/8541
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/13241 Esas 2007/8541 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Taraflar arasındaki boşanma davasında, mahkeme davacının sürekli olarak fiziksel şiddet uyguladığını ve tehdit ettiğini belirterek boşanmaya karar verdi. Ancak bu karar temyiz edildi ve Yargıtay, boşanma kararının davacının tutum ve davranışlarından kaynaklandığını ve davalının hiçbir kusurunun olmadığını belirterek bozdu. Buna göre açılan boşanma davalarında, Tamamen Kusursuz ya da Az Kusurlu olmak şartı aranmamakla birlikte, daha fazla kusurlu olan tarafın dahi dava açma hakkı bulunur. Ancak az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespiti tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmaz. Yargıtay'ın kararı, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine dayanmaktadır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * temyiz eden S. C. ile vekili Av. A. S. ve karşı taraf Y. C. Geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Müşterek çocuk M. 1980 doğumlu olup, dava açıldığı tarihte ergindir. M. tarafından açılan bir dava bulunmadığı halde M. için 150,00 YTL. tedbir nafakası verilmesi doğru değildir. Ancak bu husus temyiz konusu yapılmadığından bozma nedeni sayılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. 2-Fiili ayrılık başlı başına boşanma sebebi oluşturmayacağı gibi terk sebebiyle açılmış bir boşanma davası da bulunmamaktadır. Eşine sürekli olarak fiziksel şiddet uygulayan ve tehdit eden davacı koca tam kusurludur. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
#Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 500 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22.05.2007 (Salı)