Hukuk Genel Kurulu 2014/1185 E. , 2016/1079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kurum kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.02.2012 gün ve 2011/75 E., 2012/80 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2013 gün ve 2012/22343 E., 2013/1336 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı, davalı ile aralarında kurum mensuplarına ilaç verme sözleşmesi bulunduğunu, sağlık raporu ve reçete ile gelen hastalara sisteminde onay vermesi üzerine ilacı usulüne uygun şekilde teslim ettiğini, dava dışı bazı kişilerin dolandırıcılık amacıyla sahte rapor ve reçete ile ilaç aldıklarının ortaya çıkarıldığını ve soruşturma konusu yapıldığını, kendisinin bu sahtecilik ve dolandırıcılıkta bir katılımı ve kusurunun bulunmadığı halde bu reçetelere konu ilaç bedellerinin yersiz ödendiğinden bahisle protokolün 4.3.6 maddesine göre ilaç bedellerinin tahsiline karar verildiğini bildirerek 11.955,89 TL para kesintisi yapılacağına dair davalı işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından verilen ilaçlara dayanak rapor ve reçetelerin sahte olduğu yapılan soruşturma sonucu tesbit edilmiş, davacı eczacı hakkında bir kastı bulunmadığından cezai işlem uygulanmayacağı belirtilmiş ancak reçetelere konu ilaçların bedelinin tahsili hakkında karar alınmıştır. Davacı tarafından verilen ilaca ilişkin sağlık raporu ve reçetenin sahte olduğu Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/180-2011/231 esas ve karar numaralı dava dosyasında yapılan yargılama sonucu anlaşılmıştır. Bu durumda davalı idarenin 2009 yılı eczane protokolünün 6.3.19 ve 4.3.6 maddeleri uyarınca yaptığı işlem sözleşmeye uygundur. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacılar tarafından davalı Kuruma fatura edilen 1 adet sahte ilaç kullanımı raporu içeren reçetenin bedeli ile yasal faizinin tahsiline ilişkin davalı Kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı Kurum tarafından müvekkiline gönderilen 31.01.2011 tarihli yazı içeriğinde gösterilen “kurum zararının tahsili” konulu yazı ile müvekkili tarafından davalı Kuruma fatura edilen 25.10.2010 tarihli 1 adet reçete ekinde yer alan 30.09.2010 tarih ve 504 nolu ilaç kullanım raporunun sahte olduğunun tespit edildiğine, protokolün 4.3.6. maddesi gereğince toplamda 1 adet reçete bedeli ve faizi olarak 11.955,89.-TL para kesintisi yapılacağına ilişkin kararın iptaline, sözleşmenin aynı koşullarda devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının muhakkik raporu ekinde belirtilen diğer otuz eczacı gibi kendisine ibraz edilen sahte reçete ve raporlarda belirtilen ilaçları, reçeteyi ibraz eden kişinin kimliğini sormadan ve görmeden sadece sözlü beyanlarını reçete arkasına yazıp dolandırıcı kişiye imzalatmak suretiyle ilaçları dolandırıcı kişiye verdiğini, davacının eylemlerinin 5510 sayılı Yasanın 67/3, 71/1, 103/2 ve sözleşme eki protokolün 6.3.3. maddelerine açıkça aykırı olduğunun müvekkili Kurum muhakkiklerinin raporlarında ve Cumhuriyet Savcılığı dosyasında tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davalı idare tarafından ceza uygulanmasına ilişkin 31.01.2011 gün ve 1807699 sayılı kararda eczacı ve çalışanlarının olayda kastının olmadığının ve bundan dolayı cezai işleme gerek duyulmadığının belirtildiği, bu nedenle fatura bedelinin tahsili işleminin hukuki dayanağının kalmadığı, sahte reçete ile davacı eczaneden ilaç alan şahıslar hakkında Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı, yargılama sonucunda şahısların mahkumiyetlerine karar verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, önceki gerekçeleri genişletmek suretiyle ilk kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı eczacı tarafından davalı Kuruma fatura edilen ilaç kullanım raporunun ve reçetenin sahte olması sebebi ile davacılara davalı Kurum tarafından uygulanacağı bildirilen reçete bedeli ve faizine ilişkin kesintinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı Kurumun eczane protokolünün 6.3.3. maddesine göre eczanenin Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Aynı protokolün 4.3.6. maddesinde ise Protokolün (6.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedellerinin ödenmeyeceği, Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edileceği, eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edileceği öngörülmüştür.
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/80 E., 2011/231 K. sayılı dava dosyasından alınan bilirkişi raporuna göre davaya konu ilaç kullanım raporlarının fotokopilerinin doktorlar Fatih Yıldız, Emel Gürkan ve İsmail Fikri Başlamışlı tarafından imzalandığı, ilaç kullanım raporlarından faydalanılarak (Hastanın adı soyadı, hastanın dosya numarası, T.C. kimlik no bölümlerinin bilgileri değiştirilmek suretiyle fotokopi ya da bilgisayar donanımları tarayıcı yazıcı marifeti ile) sahte olarak oluşturulmuş oldukları ve düzenlendiği makamdan araştırılmadığı sürece sahteliklerinin anlaşılmayacağı, dolayısı ile aldatma kabiliyetinin bulunduğu, ayrıca raporda ayrıntıları belirtilen 36 adet reçetenin arkasında bulunan ilaçları teslim alan şahıslarla ilgili imzaların sanık Uğur"un elinden çıktığı, yine 31 adet reçetenin arkasında yazılı yazıların sanık Uğur"un elinden çıktığı tespit edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/80 E., 2011/231 K. sayılı kararından, davacıların sözleşme ile üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmedikleri ve kendilerine ibraz edilen sahte reçete ve raporlarda belirtilen ilaçları teslim ederken sözleşmeye aykırı davrandıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı Kurum tarafından uygulanacağı bildirilen reçete bedeli ve faizine ilişkin kesinti işleminin hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında protokolün 6.3.3. maddesi yerine, sehven 6.3.19. maddesi yazılmış ise de dosya içeriğinden 6.3.3. madde konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, protokol maddesinin yanlış yazılmasının sonuca etkili olmadığı görülmektedir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.