8. Hukuk Dairesi 2016/16839 E. , 2017/17155 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Olmadığı Taktirde Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı asil tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, davalılardan eski eş Kemal"e miras yolu ile intikal eden 3951 parsel sayılı taşınmaz üzerinde evlilik birliği içerisinde üç katlı bina inşa edildiğini, bina yapılırken davacının ve ailesinin de maddi yardımlarda bulunduğunu, orta kattaki dairede davacı ve ailesinin oturduklarını, davalı ..."in kötü niyetle hissesini davalılardan kardeşi...."a devrettiğini izah ederek orta kattaki daire yönünden davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tescile, bunun mümkün bulunmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hesaplanacak alacağın davalılardan müştereken tahsilini talep etmiş, harca esas değer 10.000,00 TL olaak bildirilmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, verilen ilk kararda 3951 parselin ... ve ... adına kayıtlı olduğu, arsasının ..."ye ait iken tarafların birlikte bu arsaya 2002-2003 yıllarında 3 katlı bina yaptıkları ve yapılan binanın 2. katında tarafların boşanmalarına kadar müşterek çocukları ile birlikte oturdukları, binanın inşaatının yapımında kullanılan malzemelerin parasının ... tarafından ödendiği, ....."nin ev hanımı olup herhangi bir gelirinin bulunmadığı, davacı vekilinin her ne kadar son celsede müvekkilinin dava konusu binaya yapmış olduğu katkı payını talep etmiş ise de davalı vekilinin davacı tarafın taleplerini değiştirmeye muvaffakat etmediği, ayrıca talep konusu edilen binanın orta kat dairesi ile ilgili kat mülkiyetinin kurulmadığı, taraflar arasındaki boşanma davasının halen derdest olması nedeniyle evli oldukları dava edilen taşınmazın aile konutu özelliği halen devam etmesine rağmen davacı tarafın tapunun iptali ile kendisi adına tescili talep edildiği, yapılan satışın muvazaalı olduğu kabul edilse dahi davacının talebinde belirtildiği şekilde bütün olarak davacı adına tescile karar verilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmek ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 26.11.2012 gün 2011/15258 esas, 2012/28230 karar sayısı ile “Dava, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın davalı eş ... tarafından diğer davalılara muvazaalı olarak davacının rızası hilafına satışı nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmaza yapılan katkı payının yasal faiziyle davacıya ödenmesi istemlerine ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabında yer almaktadır. Davaya "Aile Mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesi ile bozmaya sevk edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen ikinci kararda aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 16.09.2015 gün 2015/13416 esas ve 2015/16428 karar sayılı ilamıyla "davacının tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın 2002 yılından sonra inşa edildiği, binanın orta katının tapu tescilindeki davalıya ait 3/32 pay karşılığı taraflarca aile konutu olarak kullanılmaya başlandığı, bu orta katın “edinilmiş mal” niteliğinde olduğu kabul edilerek, davacının terditli taleplerinden katılma alacağının yasal düzenleme ve Dairenin uyguladığı ilkelere göre hesaplaması için gerekli yargılama işlemlerinin yürütülüp, gerekli incelemeler yapılarak gerçekleştirilecek sonucuna göre davacının katılma alacağı talebi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması" gerekçesiyle hüküm bozmaya sevk edilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen son kararda; dosyaya bilirkişi tarafından ibraz edilen 02/05/2016 tarihli raporda dosyada eksiklik bulunduğu, kıymet taktiri raporunun bulunmadığı, bu eksiklik giderildikten sonra dosyanın yeniden tevdi edilmesi gerektiğinin belirtildiği, ibraz edilen bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, kıymet taktiri raporunun alınması için mahallinde teknik bilirkişiler refakatinde keşif yapılması gerektiği ancak davacının keşif yapılmasını istemediği, dosyadaki mevcut delillere göre karar verilmesini istediği ancak dosyadaki mevcut delillere göre karar verilmesinin mümkün olmadığı, dolayısı ile davacının keşif yapılmasını istememesi nedeni ile davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı asıl tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya kapsamı incelendiğinde, bozma öncesi taşınmaz başında keşif yapıldığı ve teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 04.10.2010 tarihli raporda tasfiye konusu edilen orta kattaki dairenin dava tarihi itibariyle değerin belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacının artık değer katılma alacağının hesaplaması için gerekli olan orta kattaki dairenin tasfiye tarihi (verilecek karara en yakın tarih) itibariyle sürüm (rayiç) değerinin teknik bilirkişiden aldırılacak ek rapor ile tespiti mümkün iken bu husus göz ardı edilerek yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bununla birlikte, davacı taraf 28.01.2009 tarihli celse davalılardan ..."na yönelik davadan vazgeçtiklerini beyan etmiş olup, bu vazgeçme hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de hatalıdır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı asılın yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.