11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/11523 Karar No: 2019/2888 Karar Tarihi: 20.03.2019
Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/11523 Esas 2019/2888 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, bir sanığın defter ve belge gizlemek suçundan açıklanması geri bırakılan bir hüküm ve 2009-2012 yılları arasında sahte fatura düzenleme suçlarından mahkumiyet hükümleri yer almaktadır. Temyiz itirazları incelenen kararda, hükümlerin açıklanması geri bırakılmasına ilişkin kararların temyize değil, itiraz kanun yoluna tabi olduğu vurgulanmıştır. Sahte fatura düzenleme suçlarına ilişkin olarak ise, suça konu faturaların yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak, mahkeme kararında eksik inceleme ve araştırma yapılması sonucu hüküm kurulduğu gerekçesiyle hükümler bozulmuştur. Kanun maddeleri ise, 5271 sayılı CMK'nin 231/12 ve 264/2, 1412 sayılı CMUK'nin 321, 5237 sayılı TCK’nin 53 ve 213 sayılı VUK’nin 230. maddeleridir.
11. Ceza Dairesi 2016/11523 E. , 2019/2888 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet
A-Sanık müdafiinin, defter ve belge gizlemek suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar 5271 sayılı CMK"nin 231/12. maddesi uyarınca temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olduğundan, sanık müdafiinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK"nin 264/2. maddesi uyarınca itiraz olarak değerlendirilip, gereğinin merciince takdir ve ifası için dosyanın mahalline İADESİNE, B-Sanık müdafiinin, 2009, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki (1) numaralı bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. 1-Sanık hakkında 2009, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçundan açılan kamu davasında; sanığın suça konu faturaların gerçek alışveriş karşılığında düzenlendiğini savunması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, Ba-Bs form analizine göre sanıktan mal alındığına dair Ba formu ile bildirimde bulunan, sanığın mal sattığına dair Bs formu ile bildirimde bulunduğu yani suça konu faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairelerinden sorulması, yapılmış ise vergi raporlarının dosya arasına alınması; bu şirket yetkilileri hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stok olup olmadığının araştırılması; gerektiğinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması, 2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.