11. Hukuk Dairesi 2018/4371 E. , 2019/5635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/11/2017 tarih ve 2017/1084 E- 2017/1175 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/07/2018 tarih ve 2018/345 E- 2018/872 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların davalı şirketin nama yazılı kurucu pay sahibi ortakları olduklarını, şirket paylarının nama yazılı olup 21.08.2004 tarihinde ana sözleşmenin 6/b maddesinde yapılan değişiklikle şirket paylarının sadece ortaklar arasında devir edilebileceği, payını devretmek isteyen ortağın diğer ortaklara bildirimde bulunması ve 30 günlük süre vermesinin hüküm altına alınarak pay devrinin sınırlandırıldığını, bu hüküm nedeniyle davacılar dışındaki pay sahiplerinin noter ihtarı ile hisselerini devir edecekleri konusunda davacılara ihbar ve teklifte bulunduklarını, davacıların da İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/591 Esas sayılı dosyasında TTK"nın 493/5. maddesi uyarınca şirket payının gerçek değerinin tespiti davası açtığını, yönetim kurulu başkan ve üyeleri de dahil olmak üzere davacılar dışındaki tüm pay sahiplerinin ana sözleşmenin pay devrini düzenleyen 6. maddesinin değiştirilmesi için 18.09.2017 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması kararı aldıklarını, anılan tarihte yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında sözleşmenin 6. maddesinin değiştirilmesi teklifinde davacıların vekaleten olumsuz oy kullandıklarını, ancak değişikliğin hukuka aykırı olarak %74,38 çoğunluğun aksi oyuyla kabul edildiğini, yine gündemin 3. sırasında "Şirket Genel Kurulunun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönerge"nin kabulü ile tescil ve ilanı için yönetim kuruluna yetki verilmesinin oylandığını, bu teklifin de davacıların olumsuz oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiğini, şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinde yapılan değişiklik yönünden yasal oy nisabına uyulmadığını ve yapılan değişikliğin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, toplantının 3. maddesinde alınan karar yönünden ise davacılara tebliğ edilen genel kurul çağrısında iç yönergenin başlık olarak iletildiğini ancak gündemde oylanacak iç yönergenin metninin iletilmediğini, bu nedenle iç yönergenin kabulü ile tescil ve ilanı için yönetim kuruluna verilen yetki kararının da usulsüz olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 18.09.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısından alınan şirket ana sözleşmesinin 6. maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin kararın yoklukla malul olduğunun tespitine, mümkün olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini, genel kurulun 3. maddesinde alınan iç yönergenin kabulü ile tescil ve ilanı için yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin kararın iptaline karar verilmesini, butlan ve iptali talep edilen kararların uygulanmasının tedbiren durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, esas sözleşmenin 6. maddesinde yapılan değişikliğin kanun ve esas sözleşmenin diğer hükümleri ile dürüstlük kuralına uygun olduğunu, alınan kararların yoklukla malul sayılması veya iptalinin mümkün olmadığını, iç yönerge çıkartılmasının yasal bir zorunluluk olması nedeniyle buna ilişkin kabul kararının da iptalinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yasaya uygun hale getirilecek olan ana sözleşme hükümleri için nitelikli çoğunluğa gerek olmadığı, 6103 sayılı Kanunun 20/2. maddesi gereğince mevcut oyların çoğunluğu ile karar alınacağı belirlenmekle toplantıya katılan tüm paydaşların %51"inin yasa değişikliği kapsamında ana sözleşmenin 6. maddesinin değiştirilmesini kabul ederek TTK"nın 493 ve 494. maddelerinde yer alan nama yazılı hisse senetlerindeki pay devrinin sınırlanmasındaki hükümleri kabul ettikleri, böylece yeni hükmün yasaya uygun hale getirildiğinin tespit edildiği, davacının ileri sürdüğü diğer talep olan toplantının üçüncü maddesindeki şirketin genel kurulun çalışma esas ve usulleri hakkındaki iç yönergenin müzakere edilmesi, oylanması, tescil ve ilanı için yönetim kuruluna yetki verilmesi kararının iptali talebinin de hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği, zira bu iç yönergenin zaten Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlendiği ve yapılan incelemede de aynı yönergenin şirket tarafından kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce, genel kurulda payların devrini düzenleyen 6. maddenin değiştirilmesine ilişkin alınan karar ile esas sözleşmedeki hükmün 6102 sayılı TTK"nın 490 ve devamı maddelerine uygun hale getirildiği, TTK"nın 421. maddesinde kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde esas sözleşmeyi değiştiren kararların şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınacağının öngörüldüğü, aynı maddenin devamında nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kararların ise sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınacağının düzenlendiği, davaya konu genel kurulda alınan kararın nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin olmayıp aksine payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına ilişkin olduğundan davacı tarafça uygulanması istenen %75 karar nisabının somut olayda uygulama yerinin olmadığı, davaya konu iç yönergenin ise TTK hükümlerinin hayata geçirilmesine yönelik kabul edildiği, alınan kararlarda yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı bir durum bulunmadığı gerekçeleriyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 23/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.