11. Hukuk Dairesi 2018/4405 E. , 2019/5634 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/09/2017 tarih ve 2016/286 E- 2017/743 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 13/06/2018 tarih ve 2017/1075 E- 2018/589 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının pay sahibi olduğu davalı şirketin uzun süredir kâr dağıtmadığını, şirketin kâr etmesine rağmen kâr payı dağıtımı hususunda gerekli kararı aldırmayan yönetim kurulu üyesi davalıların da davacının zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek bilirkişi marifetiyle kâr payı alacağının tespitine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000,00 TL"nin şirketten tahsiline, bunun kabul edilmemesi halinde yönetim kurulu üyeleri de zarardan sorumlu olduğundan bu miktarın yönetim kurulu üyesi davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, kâr payı davasında davalı şirket dışındaki davalıların husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının tüm genel kurul toplantılarına katılarak gündemde olan maddelere onay verdiğini, genel kurullarda davacının da oyuyla yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, bu kararların kesinleştiğini, ayrıca bilanço ve kâr/zarar hesaplarının da okunarak oy birliğiyle tasdik edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplantılarda alınan kararlara davacının da katıldığı ve yapılan oylama sonucunda bilanço ve kâr/zarar hesaplarının oy birliğiyle tasdik edildiği, yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği, davacının alınan kararlara muhalefet şerhinin bulunmadığı, kararların iptaline ilişkin dava da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediği, TTK 411. ve 412 maddeleri gereğince ortağın yönetim kurulundan gündeme madde konulmasını isteyebileceği ve yönetim kurulu tarafından istemin reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmemesi halinde aynı pay sahibin mahkemeden bu hususta karar talep edebileceği, davacının bu yönde bir girişiminin de olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.