8. Hukuk Dairesi 2015/12320 E. , 2017/17137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
... A R A R
Davacı 3. kişi vekili, 02.10.2014 tarihli haciz esnasında müvekkiline ait menkullerin haczedildiğini öne sürerek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, her ne kadar davacı taraf istihkak iddiasında bulunmuş ve delil olarak kira sözleşmesini sunmuş ise de; kira sözleşmesinin 20.08.2014 tarihinde imzalandığı,haciz adresine 2012 yılından itibaren defalarca hacze gidildiği,daha önce yapılan istihkak iddiasının yine ... 24. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 23.11.2012 tarih, 2012/241 Esas ve 2012/94 sayılı kararı ile reddedildiği,vergi levhası veya kira sözleşmesinin tek başına mülkiyet karinesi oluşturmaması, istihkak iddiasını destekleyen mahcuzların mülkiyetine ilişkin delil niteliğinde belgelerin sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-HMK"nun 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu"nun 41., Tebligat Kanunu"nun 11. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. İstihkak davaları, icra takip dosyaları ile sıkı şekilde ilişkili davalardan olduğundan, dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı alacaklının takip dosyasını takip eden vekile tebliğ edilmesi gerekirken, davalı asile tebliğ edilmesi, yukarıda yazılı ilkeye uygun değildir. Mahkemece usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlanmadan, davalıya savunma ve delil sunma imkanı vermeden yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Yargıtay’ın ve Dairemiz"in istikrar kazanan uygulamasına göre;borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Ne var ki, somut olayda asıl takip dosyası celp edilmeden talimat takip dosyasının içeriği ile yetinildiğinden borçlunun haciz esnasında hazır olup olmadığı,yine borçluya 103 davet kağıdı tebliğ edilip edilmediği tespit edilememiştir.
3-Bu durumda, yukarıdaki bentlerde anlatılan ilke ve kabullere göre Mahkemece yapılacak iş,asıl takip dosyası celp edilerek borçlunun davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunun takdiri ile alacaklı vekiline tebligat yapılarak usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra,takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların gösterdikleri delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Anılan bu hususlar dikkate alınmadan usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlanmadan, davalı alacaklıya savunma ve delil sunma imkanı vermeden yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1),(2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,19.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.