8. Hukuk Dairesi 2017/15579 E. , 2017/17128 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davaya konu 1005 ada 20 parsel sayılı taşınmazın, 60 yıldan buyana vekil edeninin babasının ve sonrasında da 40 yıldan buyana vekil edeninin zilyetliğinde olduğunu, kayıt maliki ..."nün 1968 yılında öldüğünü, tapunun hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak, davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; “Dava konusu taşınmazın evveliyatında davacının babası İlyas onun da ölümü ile eklemeli zilliyetlik uyarınca davacı tarafça tasarruf edildiğinin bizzat davacı tarafça belirtildiği, davacının mirastan gelen hakka ve zilliyetliğe dayanarak eldeki davayı açtığı, dava konusu taşınmazın /mülkiyet hakkının murisin terekesine ait olduğu, mirasçılar arasında taksim yapılmadığı gibi taksim olgusunun da davacı tarafça ileri sürülmediği, muris... "ın vefatı ile geriye mirasçı olarak davacı dışında dava dışı mirasçılarının da kaldığı, davacının böyle bir dava açma yetkisi olmadığı, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği” gerekçeleri ile, “Davacının davasının HUSUMETTEN REDDİNE” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nun 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, her ne kadar yazılı gerekçeler ile ret kararı verilmiş ise de, Mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır.
Zira; Davacı vekili, dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında, davaya konu taşınmazın, vekil edeninin babası..."tan kaldığını bildirmiş ise de, aynı zamanda, 40 yıldan bu yana taşınmazı vekil edenin kullandığını beyan etmiş, mahalli bilirkişiler Metin Adrian ile davacı tanıkları ..., ... ve.... da, davacı tarafın bu iddiasını teyit eder şekilde, 25-30 yıldan beri davaya konu taşınmazı davacı ..."ın kullandığını beyan etmişlerdir.
Dosyanın incelenmesinden, davaya konu taşınmazın 18.9.1963 tarihinde, davalıların murisi ... adına tespit edildiği ve kesinleşen tespite istinaden 16.2.1965 tarihinde tespit maliki adına tapu kaydı oluşturulduğu, kayıt maliki ..."nün 29.2.1968 tarihinde vefat etiği ve tapunun intikal görmediği, davaya konu taşınmazın, davacının murisinin sağlığında davacı tarafa bırakıldığı ve tereke malı olmaktan çıktığı, TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesi"nce iptal edildiği 17.3.2011 tarihine kadar, davacı tarafın münferit malik sıfatı ile zilyetlik süresinin 20 yılı aştığı, böylece TMK."nun 713/1-2 maddesinde yazılı kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacı tarafın davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.