Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1266
Karar No: 2016/1063

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1266 Esas 2016/1063 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1266 E.  ,  2016/1063 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI/ALACAKLI : ....A.Ş. vekili Av. ...

Şikâyetçi-alacaklı tarafından “memur muamelesinin iptali ve takibin devamı” istemiyle yapılan şikâyetten dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin reddine dair verilen 22.11.2013 gün ve 2013/921 E.-2013/1024 K. sayılı kararın şikâyetçi vekili tarafından temyizi üzerine .... Hukuk Dairesinin 21.01.2014 gün ve 2013/35316 E.-2014/1316 K. sayılı kararı ile:
“...Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası AŞ. tarafından borçlu Volga Tamöz hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin 28.11.2012 tarihinde adı geçen borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 05.11.2013 tarihinde ....Tüketici Mahkemesinin 2012/767 esas, 2013/407 karar sayılı, 16.05.2013 tarihli kararını icra dairesine sunarak takibin iptali talebinin icra müdürlüğünce kabulü üzerine, alacaklının memurluk kararının iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır.
İcra müdürlüğünün kararına dayanak yaptığı, ....Tüketici Mahkemesinin 2012/767 Esas, 2013/407 Karar sayılı, 16.05.2013 tarihli kararının incelenmesinde, icra takibini yapan alacaklının taraf olmadığı ve onun hakkında tesis edilmiş bir hüküm bulunmadığı görülmüştür.
Bu durumda, alacaklının taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen karar onun hakkında sonuç doğurmayacağından, icra müdürlüğünün anılan ilama dayalı olarak takibin iptali yönünde işlem tesisi yasaya aykırıdır.
O halde, mahkemece, şikâyetin kabulü ile yasaya uygun bulunmayan memurluk kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem memur işleminin iptali ve takibin devamına karar verilmesine ilişkindir.
Şikâyetçi vekili müvekkilinin alacaklı olduğu (üçüncü kişi) şirketin ciro ederek müvekkiline verdiği kambiyo senetlerine dayanılarak keşideci ....hakkında girişilen icra takibinde, borçlunun.... Tüketici Mahkemesinin 16.05.2013 gün ve 2012/767 E, 2013/407 K sayılı ilamını icra dairesine sunarak takibin iptalini talep ettiği ve icra müdürlüğünce talebin kabulü ile takibin iptaline karar verildiğini; müvekkilinin takip konusu bonolar bakımından iyiniyetli hamil olduğunu ve sözü edilen mahkeme kararında sıfatının bulunmadığını, bu haliyle menfi tespite ilişkin kararın kendisi hakkında sorun doğurmayacağını ileri sürerek memurluk kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme ile takip dayanağı bononun taşınmaz mülkiyetinin devri gayesini güden ve resmi şekle riayet edilmeksizin yapılan bir sözleşmeye dayanılarak düzenlendiği, temeldeki işlemin geçersizliğinin bonoyu da geçersiz kıldığı ve yasaya mutlak aykırılığın, kararın sadece taraflarını ilgilendireceğine dair kuralı ortadan kaldıracağı gerekçesiyle istemin reddine dair verilen karar, şikâyetçi vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda gösterilen sebeplerle bozulmuştur.
Yerel icra mahkemesince gerekçesi genişletilerek önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı şikâyetçi vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık borçlu ile üçüncü kişi arasında resmi şekle uygun olmaksızın akdedilen taşınmaz satış sözleşmesi gereği düzenlenen bononun (mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/A maddesi kapsamındaki) geçersizliğinin hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği ve bu çerçevede keşideci borçlu tarafından, bonoyu ciro ederek elinden çıkarmış bulunan lehdara karşı açılan menfi tespit davası sonucunda verilen kararın, davada taraf olmayan hamil hakkında hüküm doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda işin esasına girişilmesinden önce ilk yargılama aşamasında şikâyet olunan borçlunun yokluğunda ve evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen red kararının Özel Dairece şikâyetçi yararına, diğer söyleyişle şikâyet olunan borçlu aleyhine bozulmuş ve bozma sonrası yargılamanın duruşma açılarak yapılmış olması karşısında adı geçenin duruşmaya davet edilmemesinin ve bozmaya karşı beyanı alınmaksızın direnme kararı verilmesinin usule aykırı olup olmadığı konusu önsorun olarak değerlendirilmiştir.
Bu noktada öncelikle icra mahkemesi yargılamasında duruşma açılması konusunda İcra ve İflâs Kanununun 18 inci maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/1 inci maddesi üzerinde önemle durmak gerekir.
İcra mahkemesi yargılamasındaki ilkeleri düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK.) “yargılama usulleri” başlıklı 18 inci maddesinin birinci fıkrası icra mahkemesinde basit yargılama usulünün uygulanacağını düzenlemiştir. Maddenin duruşma yapılmasına ilişkin üçüncü fıkrasına göre de “Aksine hüküm bulunmayan hâllerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir”.
Metinde ifade edildiği şekilde icra mahkemelerinde duruşma yapılıp yapılmaması konusunda, kural olarak, hâkime bir takdir yetkisi tanınmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun basit yargılama usulünde ön inceleme ve tahkikatı düzenleyen 320/1 inci maddesinde ise mahkemenin mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği belirtilmiştir.
Yasal düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde, duruşma açılması yönündeki takdir hâkime bırakılmakla birlikte, icra yargılamasında yıllardan bu yana gelişen uygulama ile hangi hallerde duruşma açılacağı hususu neredeyse netleşmiştir. Bu kapsamda icra yargılaması bakımından a) duruşma açılması, yasa ve uygulama gereği, zorunlu görülen işler, b) Yasa’da açıkça takdire bırakılan işler ve c) Yasa’nın suskun kaldığı haller şeklinde bir tasnif yapılabilir (UYAR, T.: İcra Tetkik Merciinde Yargılama Usulü (İİK.mad.18), 75. Yaş Günü İçin Prof. Dr. Baki Kuru Armağanı, Ankara 2004, s. 719 vd.):
Özellikle Yasada açıkça takdire bırakılmış ya da suskun kalınmış hallerde, şikâyetin konu ve kapsamına ve icra dosyasındaki maddi ve hukuki duruma göre şikâyetin derhal reddedileceği anlaşılıyorsa gerek zaman kaybının önüne geçilmesi düşüncesi ve gerek usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma açılmasına gerek görülmeyebilir. Ancak yukarıda belirtilen ihtimal dışında, özellikle aleyhine şikâyet olunan kimsenin getireceği savunma sebepleri ile şikâyet sonucunun etkilenmesi ihtimali olan hallerde “hukuki dinlenilme hakkı”nın (...m.27) da bir gereği olarak ilgiliye savunma haklarının kullandırılması bakımından, hâkime tanınan bu takdir yetkisinin duruşma açılması yönünde kullanılması uygun olacaktır.
Son olarak belirtilmelidir ki şikâyet bir dava olmadığından şikâyet dilekçesindeki unsurlar için, kural olarak, Hukuk Muhakemeleri Kanununun “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119 uncu maddesi uygulanmaz; İcra ve İflas Kanununun 18/II nci maddesi de bu yöndedir.
Somut olaya dönüldüğünde şikâyetçi dilekçesinde hasım göstermemiştir ve mahkemenin de ilk karardaki gerekçesi ve vardığı sonuç çerçevesinde duruşma açma gereği duymadığı anlaşılmaktadır. Bozma aşamasına gelinceye kadar bu uygulama yasaya aykırı görülmemiştir.
Yargıtay aşamasına gelindiğinde Özel Dairenin bozma kararının açıkça şikâyet olunan borçlunun hukuki durumunu etkiler nitelikte olduğu tartışmasızdır. Bu noktada artık borçlunun yargılamadan haberdar edilmesi ve savunma imkânlarını kullanmasına izin verilmesi gerekir. Nitekim bozma öncesi aşamada duruşma açılmamasına rağmen, bozma sonrasında işin duruşmalı olarak görülmesine karar verilmiştir.
Ne var ki icra mahkemesince yapılan 03.03.2014 günlü (bozma sonrası) tensipte "taraflara duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmesine" karar verilmiş ve (1) davetiye çıkartıldığı tensip tutanağı altına not düşülmüştür. Yukarıda da işaret olunduğu gibi şikâyet olunan şikâyet dilekçesinde gösterilmediği gibi bu aşamada mahkemece de belirlenmemiş ve şikâyet olunan borçlu duruşmadan haberdar edilmemiştir.
Direnme kararı da şikâyet olunanın yokluğunda, onun direnme konusundaki iradesi sorulmaksızın ve şikâyetçi alacaklının uyma talebine rağmen verilmiştir.
Bu haliyle bozma sonrası yargılama gerek İcra ve İflas Kanununun ve gerek Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilkelerine uygun biçimde yapılmamıştır.
Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemenin, bozmadan sonra takip alacaklısına usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan ve şikayetçinin bozma kararına uyulmasına karar verilmesi yönündeki beyanına rağmen direnme kararı verilmesi usule uygun görülmemiştir. Hukuk Genel Kurulunun 14.11.2012 gün ve 2012/12-205 E., 2012/787 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekir.
S O N U Ç : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.11.2016 oybirliğiyle karar verildi.



...
19.H.D. Bşk.

...
15.H.D. Bşk.

...
14.H.D. Bşk.


...
16.H.D. Bşk.

...
17.H.D. Bşk.

...
21.H.D. Bşk.


...
20.H.D. Bşk.

...
1.H.D. Bşk.

...
18.H.D. Bşk.


...
23.H.D. Bşk.

...
22.H.D. Bşk.

...
13.H.D. Bşk.

...


...


...


...

...

...


...


...


...


...


...


...












Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi