13. Hukuk Dairesi 2017/3071 E. , 2020/1828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ve davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı; davalı şirketten 15.12.2009 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ... ... Konutlarından 93. bloktaki 4 nolu konutu satın aldığını, sözleşmede kararlaştırılan 194.400,00 TL satış bedelini eksiksiz olarak ödediğini, sözleşmede konutun 30.08.2010 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırılmasına rağmen konutun kendisine 30.09.2013 tarihinde teslim edildiğini, ancak kendisine teslim edilen konutun tanıtım, reklam broşür ve kataloglarda belirtilen özellikleri taşımadığını, konutta ve ortak alanlarda birçok eksik ve ayıplı imalat bulunduğunu, bu sebeple konutun bedelinin düştüğünü ileri sürerek, öncelikle davalı tarafından ayıp ve eksikliklerin giderilmesine, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 12.117,13 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 453,13 TL değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı, temyize cevap dilekçesiyle hükmü katılma yoluyla temyiz etmiştir. Davacının temyiz dilekçesi 24.11.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup, davalının HUMK"nun 433/2. maddesi uyarınca 10 günlük süre geçtikten sonra 12.12.2016 tarihinde verdiği dilekçesi süresinde olmadığından davalının temyiz talebinin reddi gerekir.
2-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 15.12.2009 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinin 14.3. ve 14.5. maddelerinde konuta ilişkin tanıtım, broşür, reklam ve ilanlarda belirtilen hususların alıcı olan davacıya bir talep hakkı vermeyeceğinin ve anılan yerlerde yer alan ifadelerin tanıtım ve bilgi mahiyetinde bulunduğunun, taahhüt niteliğinde olmadığının kararlaştırılması sebebiyle tanıtım materyalleri kapsamında talep edilen eksik ve ayıplı imalatlara ilişkin taleplerin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, öncelikle taraflar arasında akdedilen garimenkul satış vaadi sözleşmesinin 14.3. maddesinde yer alan “Sözleşme dışındaki satış ile ilgili diğer evrak, broşür, ilan ve reklamlarda belirtilen hususlar alıcıya herhangi bir talep hakkı vermez.” hükmü ile yine 14.5. maddesinde bulunan “Satışa sunulan bağımsız bölümün bulunduğu proje ile ilgili olarak satıcı tarafından yayınlanan her türlü afiş, broşür, el ilanı vb. yayınlarda kullanılan ifadeler tanıtım ve bilgi mahiyetinde olup, taahhüt niteliğinde değildir.” hükmünün haksız şart olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava ve sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte 4077 sayılı Kanunun 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş olup, anılan kanun maddesinde "Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır. Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür" denilmiştir. Bu kapsamda, anılan sözleşmenin ilgili düzenlemelerinin haksız şart niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, belirtilen sözleşmenin 14.3 ve 14.5. hükümlerinin davacıyı bağlayamayacağı dikkate alınarak, davacının ileri sürdüğü hususlara ilişkin “açık ayıp” ve “gizli ayıp” değerlendirilmesi yapılıp, 30.09.2013 tarihli taşınmaz teslim tutanağı dikkate alınmak suretiyle ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu da araştırılarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.