8. Hukuk Dairesi 2017/15362 E. , 2017/17122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili ile davalı ... vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davaya konu 118 ve 301 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların ve ağaçların, vekil edeni tarafından yapıldığını / yetiştirildiğini, taşınmazların DSİ tarafından yapılan kamulaştırma alanı kapsamında kaldığını açıklayarak, muhdesatın vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... vekili ile ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davanın kısmen kabulüne, 55.00 m2 bir adet ev, 61,00 m2 bir adet yeni ev, 18.00 m2 çardak, 22.00 m2 oda, 3.50 m2 kümes, 3,00 m2 kiler, 8,70 m2 su havuzu, 45,00 m2 yer betonu, 61,00 m2 taş duvar, bir adet demir bahçe kapısı, bir adet sondaj su kuyusu ile, 10-12 yaşlarında 1 adet kayısı, 10-12 yaşlarında 13 adet incir, 10-12 yaşlarında 16 adet nar, 10-12 yaşlarında 2 adet asma, 10-12 yaşlarında 7 adet çam ağacının, davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili ile ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, Muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
1-Davacı vekili tarafından, 118 ve 301 parsel sayılı taşınmazların, DSİ tarafından yapılan kamulaştırma alanı kapsamında kaldığından bahisle, eldeki dava açılmış olup, her ne kadar, dosya arasında bulanan, ... 16. Bölge Müdürlüğü"nün 25.6.2014 tarihli yazısında, 118 nolu parselin Ilısu Barajı ve HES Rezervuar alanında kaldığı belirtilmiş ise de, daha önce Dairemize gönderilen ve 2017/15210, 2017/15220 Esaslarına kaydedilerek incelemesi yapılan, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/63 ve 2015/164 sayılı dosyalarına, ... 16.Bölge Müdürlüğü tarafından gönderilen yazılarda, davaya konu 118 nolu parselin, Ilısu Barajı ve HES Göl Alanı nedeniyle yapılacak olan kamulaştırmadan kısmen etkilendiği bildirilmiş olup, idare tarafından farklı dosyalara aynı parsel ile ilgili gönderilen cevabi yazılarda farklılık oluşmuştur. Dava konusu edilen 301 parsele ilişkin olarak ise, tapu kayıtları celbedilmediği gibi, parselin kamulaştırma alanı kapsamında kalıp kalmadığına dair herhangi bir araştırma da yapılmamıştır.
Mahkemece; ... 16.Bölge Müdürlüğü"ne yeniden müzekkere yazılarak, 118 parselin tamamının mı, yoksa bir kısmının mı kamulaştırma alanı kapsamında kaldığının duraksamaya yer vermeksizin tespiti ile, parselin, kısmen kamulaştırma alanında kalması halinde, hangi kısmının kamulaştırma alanında kaldığının belirlenmesi ve belirlenen bu kısma göre dava konusu muhdesatların kamulaştırılan bu alan içinde olup olmadığının tespiti, aynı şekilde dava konusu edilen 301 parsel sayılı taşınmazın öncelikle tapu kayıtlarının celbi, akabinde kamulaştırma alanı kapsamında kalıp kalmadığının ilgili idareden araştırılması, oluşacak sonuca göre, hukuki yarar olgusunun saptanması gerekirken bu hususların gözardı edilmesi doğru görülmemiştir.
2-İnşaat Mühendisi .... tarafından düzenlenen 16.6.2015 tarihli bilirkişi raporunda, 56 m2 tek katlı kargir yapı Afet Evi olarak nitelendirilmiş, aynı şekilde 28.12.2015 tarihli ek raporda, yapıdan Afet Evi olarak bahsedilmiş, 6.1.2016 tarihli ikinci ek raporda ise, yapının konut niteliğinde olduğu ve kopyala yapıştır hatası nedeniyle Afet Evi olarak yazıldığı belirtilmiştir. Hal böyle olunca yapının niteliği, kim tarafından, ne zaman, kimin nam ve hesabına yapıldığı hususlarında duraksama oluşmuştur. Bu husustaki duraksama giderilmeden, kabul kararı verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Kabule göre ise; 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerindeki kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhtesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhtesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur.
Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, 18,00 m2 çardak, bir adet demir bahçe kapısı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir.
Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu"nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece yapılması gereken iş, ... 16. Bölge Müdürlüğü"ne müzekkere yazılarak, 118 parselin tamamının mı, yoksa bir kısmının mı kamulaştırma alanı kapsamında kaldığının duraksamaya yer vermeksizin tespiti ile, parselin, kısmen kamulaştırma alanında kalması halinde, hangi kısmının kamulaştırma alanında kaldığının belirlenmesi ve belirlenen bu kısma göre dava konusu muhdesatların kamulaştırılan bu alan içinde olup olmadığının tespiti, aynı şekilde dava konusu edilen 301 parsel sayılı taşınmazın öncelikle tapu kayıtlarının celbi, akabinde kamulaştırma alanı kapsamında kalıp kalmadığının ilgili idareden araştırılması, oluşacak sonuca göre, hukuki yarar olgusunun saptanması, kabul kararı verilen 56 m2 yapının niteliğinin, kim tarafından, ne zaman, kimin nam ve hesabına yapıldığı hususlarındaki duraksamanın giderilmesi, davacı tarafa tanık listesinde belirtmiş olduğu diğer tanıkları dinletip dinletmeyeceği hususlarının sorulması, 18,00 m2 çardak ve bir adet demir bahçe kapısına ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılardan ... vekili ile ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.