15. Hukuk Dairesi 2016/3277 E. , 2016/4359 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Davacı-k.davalı : ... Proje Yön. İnş. Mim. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Davalı-k.davacı :...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı-k.davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık, asıl davada menfi tespit talebine ilişkin, karşı davada ise mahrum kalınan kâr ve yapılan masraflara ilişkin alacak istemine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilerek dosyanın görevli ... Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş karar, davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmamakta olup davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Mahkemece HSYK"nın 23.07.2015 gün ve 1157 sayılı Kararı ile ... Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup, ... tarihinde faaliyete geçmiş olmakla, davada mahkemenin görevine ilişkin dava şartı bulunmadığıdan bahisle dosyanın görevli ... Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş ise de; asliye ticaret mahkemeleri, bulundukları yerdeki asliye hukuk mahkemesinin daireleri durumundadırlar. Dolayısıyla, yukarıdaki ayırım çerçevesinde özel değil, genel mahkemeler arasında yer alırlar.
Ayrı bir (veya daha fazla) ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasında görev değil, somut olaydaki dava tarihine göre işbölümü ilişkisi mevcuttur. Ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü, kaynağını kanundan almaktadır. Şöyle ki: Sözleşme ve işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış; 5. maddenin 1. fıkrasında aksine hüküm bulunmadıkça, müddeabbihe göre ticari davaların sulh veya asliye hukuk mahkemelerince de görüleceği açıklanmış; 2. fıkrada, ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevinde olan ve 4. madde uyarınca ticari sayılan davalara ticaret mahkemesince bakılacağı belirtilmiş; 3. fıkrada ise, kural olarak iş sahası (iş bölümü) itirazının taraflarca ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Kanunun düzenlediği bu işbölümüne göre, bir yerdeki ticaret mahkemesi kanunda belirtilmiş olan ticari davalara; asliye hukuk mahkemesi ise bunun dışındaki hukuk davalarına bakacaktır.
Bu açıklamalar, aynı yargı çevresinde hem asliyle hukuk ve hem de asliye ticaret mahkemelerinin birlikte bulunduğu hallere ilişkindir.
Ayrı ticaret mahkemesi bulunan bir yerde, asliye hukuk mahkemesinde açılan davanın, ticaret mahkemesinin görev alanında olduğu yönündeki davalı itirazının (işbölümü itirazı), esasa cevap süresi içerisinde ve ilk itiraz olarak bildirilmesi gerekir. Davalı esasa cevap süresi içerisinde bu yolda bir ilk itirazda bulunmamış ise, artık o mahkemenin iş bölümüne itiraz edemez. Böyle bir durumda, (iş bölümüne itiraz edilmeyen) mahkeme de, davaya bakmak zorundadır; resen gönderme kararı veremeyeceği gibi, süresinden sonra yapılan iş bölümü itirazını da, karşı taraf buna muvafakat etse bile, süre aşımından dolayı reddetmekle yükümlüdür.Hukuksal nitelikçe (Türk Ticaret Kanunu md. 4 ve 5 uyarınca) ticari dava olduğu halde, o yerde ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığı için, ticaret mahkemesi sıfatıyla görülmek üzere olsun veya olmasın, zorunlu olarak asliye hukuk mahkemesinde açılan bir davada, davalı tarafın esasa cevap süresi içerisinde ilk itiraz şeklinde işbölümü itirazında bulunması söz konusu olamaz. Zira, iş bölümü, sadece ve ancak o yerde hem asliye hukuk ve hem de ticaret mahkemesinin mevcut olması halinde gündeme gelebilecek bir olgudur. Böylesi (ayrı bir ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, davalının esasa cevap süresi içerisinde asliye hukuk mahkemesinde iş bölümü itirazında bulunamadığı) bir dava devam ederken, esasa cevap süresi geçtikten sonra, orada ayrı bir ticaret mahkemesinin kurulması ve faaliyete geçmesi durumunda da, artık bu olguya dayalı olarak iş bölümü itirazında bulunulamaz: Ayrı bir ticaret mahkemesinin sonradan kurulması, esasa cevap süresi geçmiş olan bir davada, iş bölümü itirazında bulunma konusunda davalıya yeni ve ayrı bir hak tanıyan bir olgu değildir. Dolayısıyla, böyle bir durumda, asliye hukuk mahkemesi davaya devam etmekle yükümlüdür; taraflar o yolda talepte bulunmuş olsalar bile, gönderme kararı veremez. Buna rağmen asliye hukuk mahkemesi, resen veya talep üzerine gönderme kararı verirse, bu kararın, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi anlamında gerçek bir gönderme kararı olarak kabul edilmemesi gerekir. Çünkü, anılan hükmün açık ifadesine göre, gerçek anlamda bir gönderme kararının varlığından söz edilebilmesi için, tarafların süresi içerisinde ilk itiraz olarak işbölümü itirazında bulunmuş olmaları zorunludur.
Somut olayda, yukarıda belirtildiği üzere, dava tarihi itibariyle ...’de ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığı için, görülmekte olan dava ... Asliye Hukuk Mahkemesi"ne hitaben yazılan bir dava dilekçesiyle açılmış ve ... Asliye 3. Hukuk Mahkemesi"nde görülmeye başlanmıştır. Taraflar yönünden de, gerek kanuni ve gerekse uzatılan esasa cevap sürelerinin dolduğu tarihler itibariyle, ticaret mahkemesi kurulup faaliyete geçmiş olmadığı için, davalılarca, kanuni süre içerisinde iş bölümü itirazı ileri sürülmemiştir. Hal böyle olunca, eldeki davada, davalının iş bölümü itirazında bulunmadıklarının, esasa cevap sürelerinin bittiği tarihler itibariyle böylesi bir itirazın ileri sürülmesinin usulen mümkün de olmadığının kabulü gerekir. Yine, iş bölümü itirazında bulunulabilecek kanuni sürelerin dolmasından sonra, salt ...’de ayrı bir ticaret mahkemesinin kurulmasının da, davalılara bu yöndeki bir itirazı ileri sürmek konusunda herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıktır. (... Genel Kurulu Esas No: ....Karar No: ...) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanun’undan sonra yürürlüğe giren 13/01/2011 tarih ve 6102 sayılı Türk Ticaret kanun’unun geçici 9. maddesinde bu kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu kanunu yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabidir hükmü gereği de mahkemece davaya devam edip esas hakkında karar vermesi gerekirken davanın usulden reddedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davanın davalısı iş sahibinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-k.davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.