Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3133
Karar No: 2020/1286
Karar Tarihi: 12.02.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/3133 Esas 2020/1286 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/3133 E.  ,  2020/1286 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/03/2018 tarih ve 2014/276 E- 2018/124 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 02/05/2019 tarih ve 2018/999 E- 2019/634 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin 08.10.2012 tarihinden bu yana davalı Norsel İnternational İnşaat Ltd. Şti. unvanlı şirketin %50 hisseli ortağı olduğunu, kalan %50 hissenin ise diğer davalı ...’e ait olduğunu, 26.06.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"nde ilan edilen 07.06.2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağı ile davalılar ... ve ...’un ilk 5 yıl için şirket müdürlüğüne seçildiklerini, fakat genel kurul toplantı tutanağında bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığını, yine 18.08.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"nde ilan edilen ve 07.08.2014 tarihli genel kurul toplantı tutanağındaki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, sahte imza ile müvekkilinin onay vermeyeceği bir karar alındığını, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek, sahte imza ile alınan 07.06.2013 ve 07.08.2014 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkiline husumet düşmediğini, şirketin esas sözleşmesinde müvekkilinin 16.12.2016 tarihine kadar tek yetkili müdür olduğundan kendini yeniden müdür seçtirmeye ihtiyacı olmadığı gibi elindeki yetkilerle diğer davalı ...’u tam yetkili vekil olarak tayin etme hakkına haizken, sahte imza ile karar almaya tenezzül etmesinin mantıklı bir nedenin olmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı şirket vekili, dava konusu genel kurul kararlarının ortaklara fazladan herhangi bir hak bahşetmediği gibi ortak haklarını da haleldar etmediğini, kararlardan birinin yeni TTK"ya uyum için alındığını, diğerinin ise yönetimde herhangi bir hukuki ve fiili değişikliğe neden olmayan tek bir müdürün atanması kararı olduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/77625 hazırlık sayılı soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, sahte imza iddiasıyla açılan davanın iptal edilebilirlik kurallarına göre incelenmesi gerektiğini, davacının alınan kararların içeriği itibariyle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, genel kurul kararlarındaki imzaların dolaştırılarak alındığını, davacının dava konusu 07.06.2013 tarihli karardan haberdar olduğunu ve uzun süre bu kararın uygulanmasına muvafakat ettiğini, hatta bu karara istinaden çıkarılan sirkülere dayanılarak kendisine vekalet verildiğini ve bu vekaleti kullandığını, davanın TMK"nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle reddi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davada müvekkiline husumet düşmediğini, müvekkilinin davalı şirketin dışarıdan atanan müdürü olduğunu, dava konusu genel kurul kararlarında imzasının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın şirkete karşı açılması gerekli ve yeterli olduğundan şirketin ortağı ve müdürü davalı ...’ün ve şirketin dışarıdan atanan müdürü davalı ..."un pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, davalı şirket yönünden ise 06.06.2013 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında davacı %50 pay sahibi ... adına atfen atılan imzanın sahte olduğu tespit edilmiş ise de, davaya konu edilen 06.06.2013 tarihli genel kurul kararına dayanılarak düzenlenen imza sirküleri gereğince, davacıya Türkmenistan’da şirketin işlerini yürütmesi için vekaletname düzenlendiği ve davacının bu vekaletnameyi kullanarak işlemler gerçekleştirdiği, davacının müdür seçimine ilişkin 06.06.2013 tarihli genel kurul kararlarını bilmediği yönündeki iddiasının, uzun süredir bu kararların uygulanmasına sessiz kalması ve hatta bu kararlara dayanılarak kendi adına çıkartılan vekaletnameleri kabul edip, kullanması nedeniyle TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği ve çelişkili davranış yasağına aykırılık oluşturduğu, diğer dava konusu 10.07.2014 tarihli genel kurul toplantısında ise davacı adına kaşe imza kullanıldığı, aslolanın genel kurul toplantılarında ıslak imza kullanılması olduğu, dava konusu genel kurula davacının bizzat katıldığı ve bu toplantı tutanağını kaşe imzası ile imzaladığına dair tanıkların bilgi ve görgüsünün olmadığı, davacının başka bir genel kurulda kaşe imzasının bulunmadığı, dolayısıyla davalı şirkette % 50 pay sahibi olan davacı ortağın 10.07.2014 tarihli genel kurul toplantısına katılmadığı, kaşe imzanın ise geçerli kabul edilmesinin söz konusu olmadığı, davacının bu toplantıda alınan kararları benimseyen herhangi bir işleminin de bulunmadığı gerekçeleriyle, davalılar ... ve ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacının davalı şirket hakkındaki davasının ise kısmen kabulü ile, davalı şirketin 10.07.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların batıl olduğunun tespitine, 06.06.2013 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olduğunun tespiti talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 06.06.2013 tarihli genel kurul toplantısının çağrısız olarak yapıldığı, çağrısız genel kuruldan söz edilebilmesi için ise, bütün pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması ile pay sahiplerinin toplantıya ve karara itiraz etmemiş olmaları gerektiği, çağrısız genel kurulun unsurlarının bulunmaması halinde, alınan kararların yok hükmünde olacağı, ancak davaya konu edilen 06.06.2013 tarihli genel kurul kararına dayanılarak düzenlenen imza sirküleri gereğince, davacıya Türkmenistan’da şirketin işlerini yürütmesi için vekaletname düzenlendiği ve davacının bu vekaletnameyi kullanarak işlemler gerçekleştirdiği gözönüne alındığında, davacının müdür seçimine ilişkin 06/06/2013 tarihli genel kurul kararlarını bilmediği yönündeki iddiasının, TMK"nın 2. maddesine aykırılık oluşturacağı, 10.07.2014 tarihli kararın ise, çağrılı bir genel kurul kararı üzerine alınmadığı, çağrısız genel kurul toplantısının geçerli olabilmesi için de ortakların tamamının toplantıya katılmış olması gerektiği, davacının ıslak imzasının bulunmadığı, kaşe imzaya yönelik ilk derece mahkemesinin değerlendirmesinin yerinde olduğu, bu halde hem toplantı çağrı merasimine uyulmadığından, çağrısız genel kurulun yasal şartları bulunmadığı gibi alınan karar için TTK"nın 421/1. maddesi kapsamında esas sermayenin yarısından fazlasını temsil eden ortakların olumlu oyunun sağlanmadığı, ayrıca ilk derece mahkemesince kabul edilen dava konusu 10.07.2014 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, butlanına kararı verilmesinin sonuca bir etkisinin olmadığı gerekçesiyle, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince, davalı şirketin 06.06.2013 tarihli genel kurul kararı yönünden talebin reddine, 10.07.2014 tarihli genel kurul kararının ise batıl olduğunun tespitine dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmekle, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı bulunmadığı, ayrıca dava konusu 10.07.2014 tarihli genel kurul kararının yoklukla malül olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, butlanına karar verilmesinin sonuca bir etkisinin olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Ancak, 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 madde hükmü uyarınca, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince anılan husus nazara alınmaksızın yani yerel mahkeme hükmü kaldırılıp yeniden esas hakkında karar verilmeden, yazılı şekilde yerel mahkeme hükmünün diğer kısımları baki kalmak kaydıyla vefakat değişik gerekçe ile hüküm tesis edilmesi doğru olmamış ve kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi