MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

K A R A R


Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının tümüyle reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, iş kazası maluliyeti nedeniyle maddi zararlarının giderilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, 45.645,24TL maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelere göre iş kazasının 28.03.2002 günü gerçekleştiği, bu kaza nedeniyle davacı işçinin %32.2 oranında malul kaldığı; olayda davalı işverenin %80 kusurlu kabul edildiği; 03.01.2014 tarihinde açılan davada, dava dilekçesinin 24.01.2014 günü davalı tarafça tebliğ alındığı ve 28.01.2014 havale tarihli dilekçe ile davalı tarafın zamanaşımı def"ine dayandığı; 17.09.2015 günlü ıslah dilekçesinin ise 02.10.2015 günü davalı tarafça tebliğ alındığı ve 12.10.2015 havale tarihli dilekçe ile davalının zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü; Mahkeme tarafından dava ve ıslah dilekçesindeki talepler doğrultusunda davacı lehine maddi tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu bu tür davalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125.maddesi) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı, failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Davaya konu olayda, iş kazasına nedeniyle, davacının iş kazası neticesinde gelişen bir maluliyet değişiminin ve zararının olmadığı açıktır.
Somut olayda 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açılmıştır.
Mahkeme tarafından, davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı def"ileri değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 26.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.