1. Hukuk Dairesi 2019/2829 E. , 2020/6481 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ...BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalı ...’nın istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan ..."un maliki olduğu 731 parsel sayılı taşınmazı çocukları ... ve ...’ya muvazaalı olarak devrettiğini, ...’ın payını eşi davalı ...’ye temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., muvazaanın söz konu olmadığını, davanın açılma nedeninin taşınmazda yürütülen inşaat faaliyetleri olduğunu, davacının temlikten haberdar olduğunu, davacının diğer davalı ve eşi ile birlikte yaşadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ... ise taşınmazın kayınpederi tarafından oğullarına bedelsiz devredildiğini, eşinin de kendisine bedelsiz devrettiğini belirterek davaya itirazı olmadığını belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince, temliğin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davalı ...’nın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1933 doğumlu ...’un 17.03.2006 tarihinde ölümü ile geriye davacı eşi ...ile davalı oğlu ...ve davalının eşi ...’ın mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 731 parsel (geldisi 146) sayılı 38.500m2 miktarlı tarla ve bağ nitelikli taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken 14.11.2003 tarihli akitle 5.000.000.000ETL eşit payla davalı ... ve dava dışı oğlu Yaşar’a devrettiği, ...’ın payını 18.11.2005 tarihli satış akdi ile 3.600TL bedelle davalı ...’ye devrettiği, 26.09.2016 tarihinde yapılan keşifte taşınmaz üzerinde su basman katı yapılmış inşaat bulunduğu, davacının yeminli beyanında devrin hangi amaçla yapıldığını bilmediğini, temlikten haberi olmadığını ve muvafakati bulunmadığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK’nun 190. maddesi ve TMK’nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olayda, dosya içeriği ve toplanan delillerden ve dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın ölünceye kadar davacı eşi ile birlikte yaşadığı, temlik konusu taşınmaz dışında 385 parsel sayılı taşınmazın 4/80 payı ve 435 parsel sayılı taşınmazın halen mirasbırakan adına kayıtlı olduğu, davacı tanıklarının mirasbırakanın taşınmazı temlik amacının terekeden veya mirasçılardan mal kaçırmak olmadığını, 2022 sayılı yasaya göre yeşil karttan faydalanmak olduğunu beyan ettikleri, devrin bedelsiz olmasının tek başına muris muvazaasının kanıtı olamayacağı gözetildiğinde, mirasbırakanın amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği açıktır.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı ...’nın yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu 146 (730) parsel sayılı 38.500 m2 yüzölçümlü taşınmazın tamamı muris ... adına kayıtlı iken 14.11.2003 tarihinde 1/2 hissesini oğlu ..."ya, 1/2 hissesini oğlu ..."a satış şeklinde temlik ettiği, oğlu ..."ın muristen aldığı 1/2 hisseyi daha sonra 18.11.2005 tarihinde eşi olan davalı ..."ye devrettiği kayden sabittir. Davalı ..., davanın reddini savunmuş; davalı ... ise 18.10.2016 tarihli beyan dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kayınpederi ... tarafından eşi ..."a ve Kayınbiraderi ..."ya bedelsiz olarak bağışlanmak suretiyle verildiğini, eşi ..."ın da aldığı hisseyi yine bedelsiz olarak kendisine devrettiğini, bu sebeple açılan davaya bir itirazı olmadığını beyan etmiştir. Dinlenen davacı tanıkları yeminli anlatımlarında; murisin dava konusu taşınmazını oğulları ... ve ..."a devrettiğini, tapuda satış olarak göstermiş ise de hiç bir para talep etmediğini, satışa ihtiyacı bulunmadığını ifade etmişlerdir. Davalı tanığı ifadesinde; murisin taşınmazı iki oğluna paylaştırdığını söylemiş, davacı ...; temlikin muvafakatı dışında yapıldığına dair davalı tarafça teklif edilen yemini usulüne uygun şekilde eda etmiştir.
Toplanan deliller, tanık anlatımları ve özellikle davalı ..."nün beyanı birlikte değerlendirildiğinde; işlemler tapuda satış olarak gösterilmiş ise de herhangi bir bedel alınmadığı, murisin geçimini temin ettiği tarla ve bağ vasfındaki taşınmazını oğullarına muvazaalı olarak devrettiği sabit görüldüğünden istinaf mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.