23. Hukuk Dairesi 2016/1633 E. , 2018/2000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı yüklenici arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi için dava açıldığını, alınan bilirkişi raporunda inşaatın seviyesinin halen %17 civarında olup, davalının yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi olduğunu ileri sürerek, dava konusu dairenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin, dava dışı yükleniciden tapuya güvenerek ve iyiniyetle daireyi satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamından, dava dışı yüklenicinin temerrüde düştüğü, açılan fesih davasında da bu durumun sabit olduğu, sözleşmenin geriye etkili feshedildiği, yükleniciye baştan devredilen bağımsız bölümlerin avans niteliğinde olup, davalının yükleniciden bağımsız bölüm satın aldığı ve iyiniyet iddiasını ileri süremeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Taşınmaz mülkiyeti edinme tapu sicili ile mümkündür. Tapu sicili herkese açıktır. İlgili herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfa ve belgelerin kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini tapu memurundan isteyebilir. Tapu kütüğüne yapılmış her tescil, bir ayni hakkı karşılar. Geçerli bir tescil, sicil dışı meydana gelen bir değişiklik sonucu sonradan yolsuz tescil haline gelebilir. Bu durumda bile iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından, tescilin olumlu hükmü uygulanır.Yani, iyi niyetli üçüncü kişilerin böyle bir tescile güvenerek kazandıkları ayni haklar korunur.(...m.1023) Üçüncü kişinin yolsuz kayda dayanarak ayni hak kazanımının korunabilmesi için tescilin yolsuzluğunu bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması gerekir. Bu bağlamda, üçüncü kişilerin Medeni Kanun’un 3. maddesi çerçevesinde iyiniyetli olması esastır. Buna göre, kendisinden beklenen özeni göstermeyen, tescilin yolsuz olduğunu bilen veya bilebilecek durumda olan üçüncü kişiler iyiniyet iddiasında bulunamazlar. Burada aranan iyiniyet, tescil isteminin yevmiye defterine kaydı esnasında mevcut olmalıdır. Ancak, kütükteki tescilin belgelerle çeliştiğini bilmesine ya da şüphelenmesine rağmen bunu incelemekten veya gerekli özeni göstermekten kaçınır ise, iyiniyet iddiasında bulunamaz. Üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığını ispat etme yükü, iddia eden tarafa aittir. Ancak iyiniyetin olmadığını kanıtlamak zor olduğundan bunu iddia eden bazı fiili karinelerden yararlanabilir. Örneğin, ayni hak kazanan kişiyle yakın bir ilişkinin bulunması, malın el değiştirmesinin kıssa sürede olması veya düşük bir bedelle el değiştirmesi durumlarında iyiniyet iddiasında bulunulamayacağı karine olarak kabul edilebilir.Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, bünyesinde gayrimenkul satış vaadi ve eser sözleşmesini barındıran bir sözleşmedir. Bu sözleşmede arsa sahibi, sözleşmeye uygun koşullarda arsasını yükleniciye teslim etmek; yüklenici kendisine karşı edimini yerine getirdiğinde ise yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerin tapusunu ona devretmek ile yükümlüdür. Sözleşmenin diğer tarafı olan yüklenicinin edim borcu ise sözleşmede kararlaştırılan koşullarda binayı yapıp arsa sahibine teslim etmektir. Aynı zamanda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ani edimli bir sözleşmedir. Ani edimli sözleşmenin kural olarak geriye etkili feshi ve tasfiyesi mümkündür. Geriye etkili fesihte sözleşmenin tarafları verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilirler. Uygulamada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldıktan sonra yüklenici henüz edimlerini yerine getirmeden; arsa sahibi, arsa veya kat irtifak tapularını veya bir kısmını yüklenici adına tescil ettirmekte ve yüklenici finans ihtiyacını karşılamak için devredilen bağımsız bölüm veya arsa hisselerini üçüncü kişilere satmaktadır. Arsa payı veya bağımsız bölümlerin satılmasından sonra yüklenici edimlerini yerine getirmediği için sözleşmenin geriye etkili feshedildiği bir realitedir.Yukarıda izah edildiği gibi, yükleniciden arsa hissesi veya bağımsız bölüm satın alan iyi niyetli üçüncü kişinin TMK"nın 1023. maddesine istinaden "tapuya güven ilkesi" gereğince iktisabının korunması gerekir. Bu ilkeden ancak üçüncü kişinin kötü niyetli olduğunun ispatlanması halinde vazgeçilebilir.Yüklenici adına yapılan tescil işlemini her halde "yolsuz tescil" kabul etmek, toplumda onarılmaz zararlara sebep olmakta ve adalet duygusuna zarar vermektedir. Yaptığı araştırmada tapu kaydının yüklenici adına olduğunu tespit eden birinin -aksi ispat edilmedikçe- iyi niyetli olmadığını söylemek mümkün olmadığı için "tapuya güven ilkesine" istinaden mülkiyet kazanımının korunması TMK"nın 1023. maddesi ve hakkaniyet gereğidir.
Her arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden tapu intikali yapılan yükleniciden tamamen iyi niyetli olarak arsa payı veya bağımsız bölüm irtifak tapusu satın alanın bu iktisabını geçersiz saymak TMK nın 1023. maddesi karşısında açıkça Kanuna aykırı davranmak olacaktır. Arsa sahibi iyi niyetli ve risk almak istemiyorsa; tapu devrinin, sözleşme nedeniyle yapıldığını tapunun beyanlar hanesine şerh vermek suretiyle üçüncü kişilerin iyi niyet iddialarını bertaraf edebilir. Tapu siciline basit bir şerh vermekten kaçınan arsa sahibinin tamamen iyi niyetli üçüncü kişiler karşısında ve onların zararına sebep olacak şekilde korunması menfaatler dengesine aykırı olduğu gibi, taşınmaz hukukunun temeli olan "tapuya güven ilkesine" de açıkça aykırıdır.Somut olayda, davacı-arsa sahibi ile dava dışı yüklenici ...Ltd.Şti arasında 20/01/2012 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmıştır. Bu sözleşmeye göre; dava konusu 10 no"lu parselde 15 bağımsız bölüm yapılacak 1, 3, 5, 6 ve 7 no"lu bağımsız bölümler davacı arsa sahibine geri kalanlar yüklenici şirkete bırakılacaktır. Kat irtifakı kurulduktan sonra arsa sahibi yükleniciye bırakılan bağımsız bölümlerin irtifak tapularını yükleniciye devretmiştir.Yükleniciye kalan 11 no"lu bağımsız bölüm 21.12.2012 tarihinde ... intikal etmiş, ... ise, bu taşınmazı davalı ... 30.4.2014 tarihinde satmıştır.Yerel mahkeme davanın kabulüne, 11 no"lu bağımsız bölümün tapu iptali tesciline ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermiştir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, davalı taşınmazı yüklenicinin devrettiği ikinci kişiden satın almıştır. Yani davalı dördüncü kişi durumundadır. Sözleşme tapuya tescil edilmemiştir. Davalının kötüniyetli olduğu davacı tarafından ispat edilememiştir. Bu nedenlerle davalının TMK"nın 1023. maddesi çerçevesinde “tapuya güven” ilkesinden yararlanması kanuni zorunluluktur. Dolayısıyla yerel mahkeme kararı bozulması gerekirken, MK nın 1023. maddesi göz ardı edilerek kötüniyetli olduğu ispatlanmayan davalının iktisabının geçersiz sayılması sonucunu doğuran Yerel mahkeme kararının onanmasına muhalif olduğumuz gibi; öte yandan dava tarihi olan 05/05/2015 tarihinde davacı ile yüklenici şirket arasındaki sözleşme feshedilmemiş, bu yöndeki dava ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest durumdadır. Bu dava 26.5.2015 tarihinde karara bağlanmıştır. Mahkemenin yargılama giderlerine ve vekalet ücretine, davanın açıldığı tarihte tarafların haklılık durumuna göre hükmetmesi gerekirdi. Dava tarihinde davacı haklı olmadığından davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi de yerinde olmadığından yerel mahkeme kararının bu yönden de bozulması gerekirdi. Bu nedenlerle Dairemizin Sayın çoğunluğunun “onama” yönündeki kararına muhalifim.