Hukuk Genel Kurulu 2014/1123 E. , 2016/1049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve diğerleri
DAHİLİ DAVACILAR : ... ve diğeri vekilleri Av. ...
DAVALILAR :1-... vekilleri Av. ....
Av. ...
2- .... San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. ...
Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .... Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.11.2011 gün ve 2011/40 E., 2011/341 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalılardan .... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 11.10.2012 gün ve 2012/14161 E., 2012/19325 K. sayılı kararı ile;
(... Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacılar ile davalılardan ... Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yöntem bakımından doğrudur. Ancak;
1) Dava konusu taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında tesbit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun % 100 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük oranda kabul eden bilirkişi raporuna göre aza hükmedilmesi,
2) 02.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 662 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 56.maddesi gereğince taşınmazın bedeline hükmedilen bölümünün davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle oybirliğiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davacı vekili ve davalılardan ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyizi üzerine yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünü, davacı vekili ve davalılardan ... Genel Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; 662 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 56. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın bedeline hükmedilen bölümünün davalı idare adına tesciline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İşin esasına geçilmeden önce, mahkemece bozma kararına uyulmasından sonra kısmen direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu önsorun olarak tartışılmıştır.
Mahkemenin ilk kararının Özel Dairece bozulmasından sonra yapılan yargılamanın 09.07.2013 tarihli celsesinde verilen ara kararı ile bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, ancak 22.10.2013 tarihli celsede “1-Mahkememizin 09.07.2013 tarihli Yargıtay bozma ilamına uyulmasına ilişkin ara karardan dönülmesine, 2-Yargıtay .. Hukuk Dairesinin 2012/14161 esas 2012/19325 karar nolu bozma ilamının bir nolu bendine uyulmasına, 2 nolu bendi konusunda direnilmesine,..” şeklinde karar verilmiştir.
Burada "usul hukuku" ile ilgili ortaya çıkan sorun; tarafların beyanları alındıktan sonra mahkemece " bozmanın usul ve yasaya uygun bulunduğu belirtilerek bozmaya uyulmasına” ilişkin ara kararı oluşturulmasına karşın, bu hukuki sonucun tam aksine bir karar verilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtelim ki, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429/2. maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra yapılacak iş bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Nitekim 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959//5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193) usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri;
“Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usulü hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın Temyiz Dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir ki, bu hakkı ne mahkeme, ne de Temyiz Mahkemesi halele uğratabilir. Zira umumi müktesep hakkın tanınması da amme intizamı düşüncesiyle kabul edilmiş bir esastır.”
şeklinde açıklanmıştır.
Somut olayda da davacı vekili ve davalılardan ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararı üzerine yerel mahkemenin bu karara uyması ile taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Burada usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumda da bulunmadığına göre, artık önceki kararda kısmen direnilmesi olanaklı değildir. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınmalıdır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, bozmaya uyulmakla gerçekleşen usulü kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, direnme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekir.
S O N U Ç: Direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.11.2016 gününde, oybirliği ile karar verildi.
...
19.H.D. Bşk.
...
15.H.D. Bşk.
...
14.H.D. Bşk.
...
16.H.D. Bşk.
...
17.H.D. Bşk.
...
21.H.D. Bşk.
...
20.H.D. Bşk.
...
1.H.D. Bşk.
...
18.H.D. Bşk.
...
8.H.D. Bşk.
...
23.H.D. Bşk.
...
22.H.D. Bşk.
...
13.H.D. Bşk.
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...