Esas No: 2021/16030
Karar No: 2021/4417
Karar Tarihi: 23.11.2021
Danıştay 2. Daire 2021/16030 Esas 2021/4417 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/16030
Karar No : 2021/4417
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kaymakamlığı
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Büyükşehir Belediyesi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; davacı tarafından, Ankara İli, Çankaya İlçesi, ... Mahallesi, ... Cadde, ... Sokak Köşesinde bulunan ... nolu büfenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 75. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesi uyarınca tahliye edilmesine dair ... günlü, ... sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2020 günlü, E:2016/7824, K:2020/2115 sayılı bozma kararına uyarak verdiği temyize konu kararıyla; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait taşınmazın kira sözleşmesinin 31/12/2014 tarihinde sona erdiği ve sözleşmenin uzatılmayacağı konusunda davacıya usulüne uygun olarak ihtarname ile bildirimde bulunulduğundan, kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren davacının dava konusu taşınmazda fuzuli şagil olduğu açık olup, 2886 ve 5393 sayılı Kanunlar uyarınca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının talebi üzerine Çankaya Kaymakamlığınca işgalci konumunda olan davacının tahliyesine ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, taşınmazın kira sözleşmesi imzalanarak kullanıldığı, daha sonra kira sözleşmesinin her yıl kendiliğinden yenilenerek belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştüğü, bu nedenle sona eren bir kira sözleşmesinden söz edilemeyeceği, kira sözleşmesinin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, tahliye için adli yargıda dava açılması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile bozma kararına uyularak verilen İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 1. maddesinde "Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin (5018 sayılı Kanun, katma bütçe kaldırılmış ve bu kapsamda yer alan kamu idareleri; idari ve mali statüsüne göre genel bütçeli ya da özel bütçeli olarak belirlenmiştir.) özel idare ve belediyelerin kiralanması işlerinin bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütüleceği";
75. maddesinde, "Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine" fuzuli şagilin idari yoldan tahliye edileceği;
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanun'un 15. maddesinin 5. fıkrasında ise; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 75. maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Orta malları ve kamu hizmeti niteliğindeki etkinliklerin konusu ve aracı olan "Kamu malı" ile; kamu hizmetlerinin yürütülmesinde doğrudan doğruya bir rol oynamayan ve yalnız sağladıkları gelir nedeniyle, dolaylı olarak, kamu yararını sağlayan, kural olarak özel hukuka tâbi "Devletin özel malı" nın kiraya verilmesi ve tahliyeleri; özel şahıslara ait taşınmaz mallardan farklı olarak, kamu hukukunun belirlediği usule göre yapılmaktadır. Her ne kadar, kiracının belirlenmesi, kamu hukukunun belirlediği usule göre yapılmakta ise de tarafların yaptıkları kira sözleşmesi özel hukuk hükümlerine tabi olmakta, idare kiralayan sıfatını almaktadır.
Kira sözleşmesinin gerçekleşmesine kadar olan, başka bir anlatımla ihale aşamasından kaynaklı; ihalenin iptal edilmesi, ihale şartnamesinin de yer alan kuralların belirlenmesi,... gibi uyuşmazlıklar idare hukuku alanında kalmakta ve idari yargı denetimine tabi olmakla birlikte; ihale kararını takiben, idare ve kiracı arasında kira sözleşmesinin kurulmakta, kira sözleşmesi, özel hukuk alanında kalmakta, idare kiralayan sıfatını almakta ve kira sözleşmesine dayalı uyuşmazlıklar adli yargının görev alanında bulunmaktadır. 2886 sayılı Kanun'un uyarınca yapılan kira sözleşmesinin hangi tarihte sonlanmış olduğuna ve kiracılık ilişkisinin devam edip etmediğine... ilişkin uyuşmazlıklar, adli yargıda karar bağlanmaktadır.
Bu itibarla, 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılan kira sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle anılan Kanun'un 75. Maddesi uyarınca tesis edilen tahliye işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan davada; kira sözleşmesinde gösterilen sürenin, uyuşmazlığın çözümünde belirleyici olacağı; kira sözleşmesine dayalı olarak ileri sürülen iddiaların idari yargıda incelenemeyeceği; ancak davacı tarafından, kiracılığının sürdüğü yolunda kiralayan idareye karşı adli yargıda açılmış bir dava var ise bu davanın bekletici mesele kabul edileceği; verilen kararın ise kira sözleşmesinin taraflarını bağlayacağı, tarafların sözleşme serbestisi kapsamında kurulmuş oldukları hukuki tasarruf olan kira sözleşmesinin sürüp sürmediğini belirleyeceği, bu karar sonucuna göre tahliye işleminin sonuçlandırılacağı açıktır.
Konuya ilişkin kararlar incelendiğinde; 2886 Sayılı Kanun uyarınca yapılan kira sözleşmelerinden sonra, işgal ne kadar süre devam ederse etsin kiralananın, 6570 sayılı Yasaya ya da Türk Borçlar Kanunu'na tabi olup olmadığına bakılmaksızın her zaman gerek adli yargıda dava açarak, gerekse mülkiye amirinden, kiralananın, 6570 sayılı Yasaya ya da Türk Borçlar Kanunu'na tabi olup olmadığına bakılmaksızın her zaman mülkiye amirinden tahliyesini isteyebileceği (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06/04/2021 tarihli E:2021/2183, K:2021/3667);
Mahkemece, sözleşmenin dayanağını oluşturan ihalenin yürütmesinin durdurulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bir kira sözleşmesinin feshi, mahkeme kararı, tarafların birbirine uygun fesih bildirimi veya kiralananın yok olması ile mümkündür. İhalenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi doğrudan sözleşmenin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmayacağı (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 18.11.2015 tarihli E:2015/6743, 2015/10042); kararlarının verildiği;
Usulüne uygun düzenlenen kira akdinin tek yanlı karar ile feshi söz konusu olamayacağı (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.02.2016 tarihli E:2015/4208, K:2016/637); kira sözleşmesinin yapılması ile birlikte, sözleşmenin taraflarının özel hukuk alanına girmesinden sonra ihale aşamasına ilişkin idareden kaynaklı kira sözleşmesi feshinin "iyi niyet kurallarına ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.04.2021 tarihli, E:2017/(6)3-2641, K:2021/411) gerekçeli ısrar kararının ise onandığı;
Danıştay İdari Dava Dairelerinin 01/04/2019 tarih ve E:2017/728, K:2019/1476 sayılı kararla; ihalenin iptal edilmesinin... kira sözleşmesinin doğrudan feshi ve davalı şirketin fuzuli şagil sayılması için yeterli olmayıp sözleşmenin feshi sağlanmadıkça davalı şirketin kiracı olarak kabulü gerektiğine karar verildiği görülmektedir.
Görevli yargı yerlerince verilen bu kararlar ışığında, kiralama öncesi idareden kaynaklı kusurlara dayalı ortaya çıkan aykırılıkların, kira sözleşmesini geçersiz kılmadığı yolunda, içtihadın oluştuğu anlaşılmaktadır.
2886 sayılı Kanun kapsamında bulunan taşınmaz malın kiralanması usulünün anılan Kanun uyarınca öngörülen ihale yöntemi ile yapılması gerekirken, kiralamanın idarece bu yönteme uyulmadan yapılması ya da 2886 sayılı Kanun kapsamında olan bir taşınmazın, kiralanması usulünün belirlendiği başka bir düzenleme uyarınca kiralandıktan sonra, 2886 sayılı Kanun 75. maddesi uyarınca kiracının tahliyesinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği hususunun ayrıca incelenmesi gereklidir.
2886 sayılı Kanun ile; kiralanabilecek taşınmazın niteliği, kiralama koşulları, kiralama süresi, kiralama usulü, ihale öncesi hazırlanan şartnamede bulunacak hususlar, kira süresi sonunda tahliyenin nasıl gerçekleştirilebileceği... belirlenmiştir. Ancak kiraya ilişkisine ilişkin tek düzenleme yapan kanun, 2886 sayılı Kanun değildir. Bu hususta ki diğer yasal düzenlemelerin kurallarının da; yürürlükte oldukları sürece hüküm doğuracakları tartışmasızdır. Kaldı ki, 2886 sayılı Kanun'un tahliyeyi düzenleyen 75. maddesi dahil, kiralamaya ilişkin hükümlerinin; diğer kanunların kurallarını aşan bir sonucu olduğu yolunda bir özel düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu durumda, 2886 sayılı Kanun dışındaki düzenlemeler uyarınca akdedilmiş kira sözleşmeleri devamında gerçekleştirilecek tahliyeleri; sözleşme hukuku kapsamında, kira sözleşmesi yapılırken tabi olunan kurallara göre olması gerektiği, ilgili düzenlemelere göre kurulmuş sözleşmenin kurallarının incelenmesi suretiyle, kira süresinin ne zaman sonlandığının ve tahliye koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinin bu çerçevede görevli yargı yerince yapılabileceği, kiralananın vasfından yola çıkılarak; taraflar arasında kurulmuş olan kira sözleşmesi aşılmak suretiyle, tahliye usulü belirlenmesine imkan bulunmadığı görülmektedir.
Öte yandan, 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılması gerekirken, bu Kanun'a uyulmadan kiralama yapılması halinde, ilgili kamu görevlilerinin ceza ve hukuki sorumlulukları açısından soruşturularak ve kamu zararı doğmuş ise tazmini edlmesini sağlanmak suretiyle kamu düzeninin ve menfaatinin korunmasının gerektiği açıktır.
Uyuşmazlıkta; belediye ile davacı arasında, 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'na göre yapılmış bir ihale olmaksızın, özel hukuk hükümleri uyarınca, kira sözleşmesi yapıldığı, daha sonra belediyenin bu kira sözleşmesini tek taraflı iradesi ile sonlandırarak, 2886 sayılı Kanun 75. maddesi uyarınca, taşınmazın tahliyesinin davalı idareden istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, kira sözleşmesinin özel hukuka tabi kurallar çerçevesinde akdedilmesi karşısında, tahliyenin de bu çerçevede gerçekleştirilebileceğinden; 2886 sayılı Kanun uygulanmak suretiyle yapılmayan kira sözleşmelerine dayalı olarak, 2886 sayılı Kanun uygulamasına ilişkin olan, 75. madde uyarınca tesis edilen tahliye işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.