Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/1894
Karar No: 2016/1048
Karar Tarihi: 09.11.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1894 Esas 2016/1048 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/1894 E.  ,  2016/1048 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2008/1707 E., 2011/2217 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi"nin 11.04.2013 gün ve 2012/13817 E., 2013/5423 K. sayılı kararı ile;
    "...Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişilerin 22.11.2006 tarihli rapor ve krokilerinde A harfi ile gösterilen 4761,36 m2"lik taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, B harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu taşınmaz 1955 yılında yapılan tapulama çalışmalarında hali, taşlık ve çalılık olarak tespit dışı bırakılmış; bilahare nizalı taşınmazın bulunduğu mevkide yapılan ek kadastro çalışmalarında 927 parsel numarasıyla 17.12.1987 tarihinde davacının annesi Şerife Erdoğan adına tespit edilmiş; Hazine"nin tespite itirazı üzerine Osmaniye Kadastro Mahkemesi"nin 17.03.1992 tarih ve 1992/58 Esas, 1992/63 Karar sayılı ilamıyla “927 parselin 2. kez yapılan kadastrosunun 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi gereğince tüm sonuçlarıyla hükümsüz sayılarak iptaline” karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 09.10.1992 tarihinde kesinleşmiştir.
    Dava tapusuz taşınmazın TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddeleri hükmü uyarınca tescili isteğine ilişkindir. TMK.nun 713/1. maddesi hükmü uyarınca tapusuz bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için, kanunda yazılı diğer koşulların yanında zilyetliğin davasız-çekişmesiz geçmesi gerekir. Başka bir anlatımla zilyetliğin 20 yıllık kazanma süresince nizasız geçmesi, dava tarihinden geriye doğru taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin davasız olması aranır. Somut olayda; dava konusu taşınmazın davacının annesi Şerife Erdoğan tarafından davacıya devredildiği açıklanmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmaza ilişkin olarak davacının bayii Şerife Erdoğan ile Hazine arasında görülen yukarıda esas ve karar numarası belirtilen dosya niza teşkil eder ve zilyetliği keser. Zilyetliğin kesintiye uğradığı söz konusu tespite itiraz davasının kesinleştiği tarihten görülmekte olan davanın açıldığı tarihe kadar da kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre geçmemiş bulunduğuna göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir..."
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın imar - ihya ve eklemeli zilyetlik nedeniyle tescili istemine ilişkindir.
    Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle ve karar düzeltme yolunun kapalı olduğu belirtilmek suretiyle bozulmuştur.
    Davacı vekilinin 12.06.2013 harç tarihli dilekçesiyle karar düzeltme isteminde bulunması üzerine yerel mahkemece karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmemiş, 14.06.2013 tarihinde verilen ek-kararla hükmün karar düzeltme yolu kapalı olmak kaydıyla bozulduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilerek, dava dosyası yeni esasa kaydedilmiş ve yargılamaya davam edilerek önceki hükümde direnilmiştir.
    Direnme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmiş, anılan kararın Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.10.2014 gün ve 2014/8-792 E., 2014/801 K. sayılı kararı ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde öngörülen şekilde kısa karar oluşturulmadığı ve teknik anlamda bir direnme hükmü bulunmadığı gerekçesiyle diğer yönler incelenmeksizin bozulması üzerine, mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun bozma kararına uyularak yeniden usulüne uygun şekilde direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı, davalı Hazine vekilince temyize getirilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce, Özel Daire bozma ilamında karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun belirtilmesine karşın, davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunmuş olması nedeniyle 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ve devamı maddeleri uyarınca davacı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenebilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu önsorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki karar düzeltme, hukukumuzda istinaf yolunun bulunmadığı dönemde kabul edilmiş ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440 ila 444. maddeleri arasında düzenlenmiş olan bir kanun yoludur. 26.09.2004 tarihinde kabul edilen 5236 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 20. maddesi ile anılan yasa hükümleri yürürlükten kaldırılmış, yine aynı tarihte kabul edilen 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda karar düzeltme ile ilgili hükümlere yer verilmemiştir. Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Geçici Madde 3”e göre, bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar HUMK"nun temyize ilişkin hükümleri (m.427-444) ile karar düzeltmeye ilişkin hükümleri (m.440-442) uygulanmaya devam edilecektir.
    Karar düzeltme Yargıtay"ın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlarına karşı tanınmış olağan bir kanun yoludur. Yani bir hüküm hakkında Yargıtay"ın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu karara karşı karar düzeltme yolu açık ise (HUMK m.440) o hüküm ancak karar düzeltme yoluna başvurulmaması veya başvurunun reddi ile (şekli anlamda) kesinleşebilir.
    Kanun yolu denince kural olarak, bir kararın üst mahkeme tarafından incelenmesi anlaşılır; temyiz yolunda olduğu gibi. Oysa karar düzeltme yolunda karar düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan Yargıtay dairesinde incelenip karara bağlanır. Bu nedenle karar düzeltme yolu, Yargıtay"ın temyiz incelemesi sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan, kendine özgü bir kanun yoludur.
    Bir hükme karşı süresi içinde temyiz yoluna başvurulmamış ve bu nedenle karar kesinleşmiş ise artık o karara karşı karar düzeltme yoluna da başvurulamaz. Karar düzeltme, ancak temyiz yoluna gidildikten sonra başvurulabilecek bir kanun yolu olduğundan, temyiz yolunun devamı niteliğindedir.
    Karar düzeltme incelemesi için Yargıtay dairesine gelen dosyalar ilk önce, karar düzeltme talebinin süresi içinde olup olmadığı, Yargıtay kararının düzeltilmesi istenebilecek kararlardan olup olmadığı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden (ön) incelemeye tabi tutulur. Ancak, belirtilen bu inceleme yetkisi, karar düzeltme kanun yolu Yargıtay kararı aleyhine düzenlenmiş bir kanun yolu olduğundan münhasıran Yargıtay"a (kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulan Hukuk Dairesine) aittir.
    Somut olayda ise, davacı vekilinin bozma ilamına karşı başvurduğu karar düzeltme istemi, Özel Dairece incelenmemiş, diğer bir deyişle karar düzeltme yolu usulüne uygun bir şekilde kullandırılmamıştır.
    Davacı tarafça başvurulan bir kanun yolunun incelenmemiş olması ise, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesinde) düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına, buradan hareketle Anayasa’nın 36. maddesindeki adil yargılanma hakkına aykırıdır.
    Öyleyse davacı vekilinin bozma ilamına karşı başvurduğu karar düzeltme isteminin Özel Dairece incelenmesi gerekir.
    Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.04.2015 gün ve 2013/3-1624 E., 2015/1123K. sayılı kararı ile 04.05.2016 gün ve 2014/3-839 E., 2016/571 K.sayılı kararlarında da aynı esaslar benimsenmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşmeler sırasında, HUMK"nun 440 ve devamı maddelerinde düzenlenen kanun yolları tüketilmeden direnme kararı verildiği, bahsi geçen karar düzeltme incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle mahkemece verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu"nca kaldırılması ve ondan sonra dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    Hal böyle olunca, HUMK"nun 440 ve devamı maddelerinde belirtilen kanun yolu tamamlanmadan direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiş; bu nedenle temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin, bozma ilamına karşı başvurduğu karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın 8. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 09.11.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi